English    Türkçe    فارسی   

2
728-737

  • Peygamber, çıplak eşeğe bindi. Yaya yürüdü de denmiştir.
  • النبی قد رکب معروریا ** و النبی قیل سافر ماشیا
  • Eşek nefsin kaçıyor, onu bir kazığa bağla. Ne zamana kadar işten, yükten kaçacak?
  • شد خر نفس تو بر میخیش بند ** چند بگریزد ز کار و بار چند
  • İster yüz yıl olsun, ister otuz yıl. Mutlaka sabır ve şükür yükünü yüklemeli. 730
  • بار صبر و شکر او را بردنی است ** خواه در صد سال و خواهی سی و بیست‏
  • Hiç bir suçlu başkasının suçunu çekmedi. Hiçbir kimse ekmeğini biçmedi.
  • هیچ وازر وزر غیری بر نداشت ** هیچ کس ندرود تا چیزی نکاشت‏
  • Ekmeğini biçmeyi dilemek ham tamahtır, oğul, o ham tamaha kapılma. Ham şey yemek insana hastalık verir.
  • طمع خام است آن مخور خام ای پسر ** خام خوردن علت آرد در بشر
  • Birisi bir define buluverir; ben de onu istiyorum, dükkânla, alışverişle ne işim var, der.
  • کان فلانی یافت گنجی ناگهان ** من همان خواهم نه کار و نه دکان‏
  • Baht işi bu, fakat nadirdir. Tende kudret oldukça çalışıp kazanmak gerek.
  • کار بخت است آن و آن هم نادر است ** کسب باید کرد تا تن قادر است‏
  • Çalışıp kazanmak define bulmaya mâni değil ya. Sen işten kalma da nasibinde varsa define de arkandan gelsin. 735
  • کسب کردن گنج را مانع کی است ** پا مکش از کار آن خود در پی است‏
  • Böyle yap ki “ Eğer” illetine uğramayasın, “ Eğer şunu yapsaydım yahut bunu yapsaydım” deyip tereddüde düşmeyesin.
  • تا نگردی تو گرفتار اگر ** که اگر این کردمی یا آن دگر
  • Çünkü halkla hoş geçinen peygamber “ Eğer” demeyi menetti, “ Onu söylemek münafıklıktandır” dedi.
  • کز اگر گفتن رسول با وفاق ** منع کرد و گفت آن هست از نفاق‏