- O müddet zarfında ölü bir halde bulunan ejderha dirildi, kımıldamaya başladı.
- مرده بود و زنده گشت او از شگفت ** اژدها بر خویش جنبیدن گرفت
- Ölü yılanın kımıldadığını görünce halkın hayreti birken yüz bin oldu.
- خلق را از جنبش آن مرده مار ** گشتشان آن یک تحیر صد هزار
- Şaşkınlıklarından naralar atarak hep birden kaçışmaya koyuldular. 1045
- با تحیر نعرهها انگیختند ** جملگان از جنبشش بگریختند
- Ejderha, halkın gürültüsünden çatır, çatır bağlarını koparmaya başladı. İplerin her biri bir yana düştü.
- میسکست او بند و زان بانگ بلند ** هر طرف میرفت چاقاچاق بند
- İplerini koparıp kilimin altından sıyrıldı. Bir de ne görsünler, aslan gibi kükreyen çirkin, mefret bir ejderha!
- بندها بسکست و بیرون شد ز زیر ** اژدهایی زشت غران همچو شیر
- Kaçarken halk birbirini çiğnedi, birçok kişiler ayakaltında kalıp öldüler, ölülerden yüzlerce yığın oldu.
- در هزیمت بس خلایق کشته شد ** از فتاده و کشتگان صد پشته شد
- Yılancı, ben meğerse dağdan, ovadan ne getirmişim diye korkusundan yerinde katılıp kaldı.
- مارگیر از ترس بر جا خشک گشت ** که چه آوردم من از کهسار و دشت
- O kör koyun kurdu uyandırdı. Cahil, Azrail’in yanına kendi ayağıyla gitti. 1050
- گرگ را بیدار کرد آن کور میش ** رفت نادان سوی عزرائیل خویش
- Ejderha o ahmağı bir lokma ediverdi. Haccac’a kan dökmekten kolay ne var,
- اژدها یک لقمه کرد آن گیج را ** سهل باشد خونخوری حجاج را
- Sonra da bir direğe sarılıp kendisini sıktı, karnında herifin kemiklerini çatır, çatır kırdı.
- خویش را بر استنی پیچید و بست ** استخوان خورده را در هم شکست