- Yavrusunu kim kebap edip yemişse, bularak öç almağa, kuvvetini göstermeye çalışmaktaydı.
- تا کجا یابد کباب پور خویش ** تا نماید انتقام و زور خویش
- Sen de Allah kullarının etlerini yemekte, onların aleyhinde bulunup günah kazanmaktasın.
- گوشتهای بندگان حق خوری ** غیبت ایشان کنی کیفر بری
- Kendinize gelin, sizin ağzınızı koklayan da Allah’tır. Doğrudan başka kim canını kurtarabilir?
- هان که بویای دهانتان خالقست ** کی برد جان غیر آن کو صادقست
- Bir adamın kabirde ağzını koklayan Münkir yahut Nekir olursa yazıklar olsun o acımağa değer kişiye!
- وای آن افسوسیی کش بویگیر ** باشد اندر گور منکر یا نکیر
- O ulu meleklerden ne ağzını gizlemeye imkân var, ne güzel kokularla iyi bir hale getirmeye çare. 110
- نه دهان دزدیدن امکان زان مهان ** نه دهان خوش کردن از دارودهان
- Mezara girene, onlara yaltaklanmak mümkün değil; akıl, fikir için hileye sapmaya yol yok!
- آب و روغن نیست مر روپوش را ** راه حیلت نیست عقل و هوش را
- Saçma sapan söyleyen adamın başına gürzleri iner, pençeleri batar.
- چند کوبد زخمهای گرزشان ** بر سر هر ژاژخا و مرزشان
- Azrail’in sopasını, demirini gözünle görmüyorsan gürzünün eserine bak!
- گرز عزرائیل را بنگر اثر ** گر نبینی چوب و آهن در صور
- Bazı zamanlar suret bakımından da görünür de onun için yalnız hasta, bunu anlar, duyar.
- هم بصورت مینماید گه گهی ** زان همان رنجور باشد آگهی
- O hasta, dostlar, der; bu tepenin üstünde duran kılıç nedir ki? 115
- گوید آن رنجور ای یاران من ** چیست این شمشیر بر ساران من