- A güzelim yoldaşım, sen alelâde tek bir adam değilsin ki. Sen bir âlemsin, sen bir derin denizsin.
- تو یکی تو نیستی ای خوش رفیق ** بلک گردونی ودریای عمیق
- O senin muazzam varlığın yok mu. O belki dokuz yüz kattır. O, dibi, kıyısı bulunmayan bir denizdir, yüzlerce âlem, o denize dalar gark olup gider.
- آن تو زفتت که آن نهصدتوست ** قلزمست وغرقه گاه صد توست
- Zaten burası ne uyanıklık yeri, ne uyku yeri. Buradan bahsetme, Allah, doğrusunu daha iyi bilir.
- خود چه جای حد بیداریست و خواب ** دم مزن والله اعلم بالصواب
- Bahsetme de asıl bu âlemden bahse muktedir olanlardan dile gelmez, söze sığmaz bahisler işit! 1305
- دم مزن تا بشنوی از دم ز نان ** آنچ نامد در زبان و در بیان
- Bahsetme de o güneşten kitaba yazılmaz, hitaba girmez sözler duy!
- دم مزن تا بشنوی زان آفتاب ** آنچ نامد درکتاب و در خطاب
- Bahsetme de sana bu âlemden ruhun bahsetsin… Nuh’un gemisinde yüzgeçlik bahsini bırak!
- دم مزن تا دم زند بهر تو روح ** آشنا بگذار در کشتی نوح
- Bu bahse girersen Kenan’a benzersin. Bana düşman olan Nuh’un gemisini istemem diye o da yüzmeye girişmişti.
- همچو کنعان کشنا میکرد او ** که نخواهم کشتی نوح عدو
- Nuh, ona “Hey, gel, babanın gemisine gir de behey aşağılık oğul, tufana gark olma” demişti.
- هی بیا در کشتی بابا نشین ** تا نگردی غرق طوفان ای مهین
- O, “Hayır, ben yüzme öğrendim. Senin mumundan başka bir mum yaktım” diye cevap verdi. 1310
- گفت نه من آشنا آموختم ** من بجز شمع تو شمع افروختم
- Nuh, “Kendine gel, buna belâ tufanının dalgası derler. Bugün yüzme bilenin eli, ayağı bir işe yaramaz” dedi.
- هین مکن کین موج طوفان بلاست ** دست و پا و آشنا امروز لاست