Çayırlıklar, çimenlikler, nasıl yağmura muhtaçsa, nasıl yağmurdan yeşerir, yetişirse ben de sana öyle muhtacım, onlar gibi senden yetişmekteyim; hatta ihtiyacım onlardan yirmi kat fazla,
تو همی دانی که چونم با تو من ** بیست چندانم که با باران چمن
Yoksul, seninle diridir, seninle neşelenir; vasıtasız, hailsiz senden gıdalanır, bende böyleyim işte.
زنده از تو شاد از تو عایلی ** مغتذی بی واسطه و بی حایلی
Ey kemâl sahibi Allah ne seninleyim, ne senden ayrı. Seninle keyfiyetsiz, sebepsiz, illetsiz bir haldeyim. 1340
متصل نه منفصل نه ای کمال ** بلک بی چون و چگونه و اعتلال
Biz balıklarız, hayat denizi sensin. Ey iyi sıfatlı Allah, senin lütfunla diriyiz.
ماهیانیم و تو دریای حیات ** زندهایم از لطفت ای نیکو صفات
Sen düşünceye de sığmazsın, sebeple de izah edilemezsin.
تو نگنجی در کنار فکرتی ** نی به معلولی قرین چون علتی
Bu tufandan önce de her macerada söz söylediğim sendin, tufandan sonra da söz söyleyeceğim sensin.
پیش ازین طوفان و بعد این مرا ** تو مخاطب بودهای در ماجرا
Ben, seninle konuşuyorum, ey yepyeni sözler bağışlayan ve eski sözlere sahip olan Rabbim, onlarla değil.
با تو میگفتم نه با ایشان سخن ** ای سخنبخش نو و آن کهن
Âşık, gece gündüz gâh çadır yerlerinde kalan çerçöpe, gâh harabelere hitap eder; 1345
نه که عاشق روز و شب گوید سخن ** گاه با اطلال و گاهی با دمن
Zahiren çadır yerlerinde kalan süprüntülere, çerçöpe yüz tutar, onlara hitap eder ama kimi övüyor, kimi?
روی با اطلال کرده ظاهرا ** او کرا میگوید آن مدحت کرا
Şükrolsun tufan gönderdin de o süprüntüleri, o yapı bakiyelerini ortadan kaldırdın.
شکر طوفان را کنون بگماشتی ** واسطهی اطلال را بر داشتی