- Onun, bunun gibi ve daha buna benzer yüzlerce mucizeleri var. Yüzünün nuru, cihetlere sığmıyor, bütün cihetleri de kaplamış.
- این و صد چندین مرورا معجزات ** نور رویش بی جهان و در جهات
- Bunca yücelikle beraber Allah, onun bile rızkını çalışmadan vermiyor. Rızıklanması çalışmasına bağlı. 1475
- با همه تمکین خدا روزی او ** کرده باشد بسته اندر جست و جو
- Bunca yüceliğine rağmen zırh yapmadıkça, zahmet çekmedikçe rızkı gelmiyor.
- بی زرهبافی و رنجی روزیش ** مینیاید با همه پیروزیش
- Hâlbuki sen böyle bayağı ve perişan bir halde kalmış, evinin bucağına kapanmış, felekzede olmuş gitmişsin.
- این چنین مخذول واپس ماندهای ** خانه کنده دون و گردونراندهای
- Hâlbuki bu adam bunca tersliği ile bunca adiliği ile beraber hemencecik, ticaretsiz eteğini kârla doldurmayı istemekte.
- این چنین مدبر همی خواهد که زود ** بی تجارت پر کند دامن ز سود
- Bu çeşit ahmak bir herif ortaya çıkmışta gökyüzüne merdivensiz çıkayım diyor.”
- این چنین گیجی بیامد در میان ** که بر آیم بر فلک بی نردبان
- Birisi alaya alıp “Haydi yürü, rızkın ulaştı, müjdeci geldi” demekte, 1480
- این همیگفتش بتسخر رو بگیر ** که رسیدت روزی و آمد بشیر
- Öbürü gülüp “Sana gelenden bize de hediye ver” diye alay etmekteydi.
- و آن همی خندید ما را هم بده ** زانچ یابی هدیهای سالار ده
- O ise halkın bu kınamasına, bu alayına hiç aldırış etmez duayı niyazı azaltmazdı bile.
- او ازین تشنیع مردم وین فسوس ** کم نمیکرد از دعا و چاپلوس
- Böyle, böyle şehirde tanındı, boş ambardan peynir aramakta diye şöhret buldu.
- تا که شد در شهر معروف و شهیر ** کو ز انبان تهی جوید پنیر