Bu, “O, sapıktır, yol azıtmıştır” der durur. Hâlbuki onun halinden de haberi yoktur, “Kün” emrinden de!
این همیگوید که آن ضالست و گم ** بیخبر از حال او وز امر قم
O da, “Bunun hakikatten ne haberi var ki” demektedir. Allah takdir etmiş de onları savaşa düşürmüştür.
و آن همی گوید که این را چه خبر ** جنگشان افکند یزدان از قدر
Bu suretle de her birinin aslını meydana çıkarır, bir cinse mensup olmayandan izhar eder.1505
گوهر هر یک هویدا میکند ** جنس از ناجنس پیدا میکند
Herkes kahrı lütuftan ayırt eder, anlar… İster bilgi sahibi olsun, ister cahil, ister aşağılık!
قهر را از لطف داند هر کسی ** خواه دانا خواه نادان یا خسی
Fakat kahır içinde gizli olan lütfu yahut lütuf içinde gizlenmiş bulunan kahrı,
لیک لطفی قهر در پنهان شده ** یا که قهری در دل لطف آمده
Az kişi anlar. Meğerki gönlünde bir can mehengi olan Allah’a mensup bir er olsun.
کم کسی داند مگر ربانیی ** کش بود در دل محک جانیی
Bundan başkaları kahırda gizli olan lütufla, lütufta gizli bulunan kahrı anlayamaz, şüpheye düşerler. Onlar, âdeta yuvalarına bir kanatla uçup ulaşmak isteyen kuşlara benzerler!
باقیان زین دو گمانی میبرند ** سوی لانهی خود به یک پر میپرند
(Başlık yok)
بیان آنک علم را دو پرست و گمان را یک پرست ناقص آمد ظن به پرواز ابترست مثال ظن و یقین در علم
Bilginin iki kanadı vardır, şüpheninse tek. Zan noksandır, uçmaz.1510
علم را دو پر گمان را یک پرست ** ناقص آمد ظن به پرواز ابترست
Tek kanatlı kuş, çabucak baş aşağı düşer. Sonra uçmaya savaşır ama ya iki adımlık bir yer aşabilir, ya birazcık daha fazla.
مرغ یکپر زود افتد سرنگون ** باز بر پرد دو گامی یا فزون
Şüphe kuşu düşe kalka ümit yuvasına tek kanatla uçmaya savaşır.
افت خیزان میرود مرغ گمان ** با یکی پر بر امید آشیان