- Kötüye yorma, vehimlenme, insanı hiçbir hastalığı yokken hasta eder.
- فال بد رنجور گرداند همی ** آدمی را که نبودستش غمی
- Kabul edilmesi farz olan Peygamber hadisidir bu: Hasta değilken kendinizi hasta gösterirseniz sahiden hastalanırsınız. 1580
- قول پیغامبر قبوله یفرض ** ان تمارضتم لدینا تمرضوا
- Hasta değilim desem, bu karı yalnız kalmayı istiyor, yapacağı bir iş var.
- گر بگویم او خیالی بر زند ** فعل دارد زن که خلوت میکند
- Beni evden atacak, sonra da ne kötülükte bulunacaksa bulunacak diyebilir” dedi.
- مر مرا از خانه بیرون میکند ** بهر فسقی فعل و افسون میکند
- Hoca, yorganını çekip uzandı, ahlayıp puflamaya, inim inim inlemeye başladı.
- جامه خوابش کرد و استاد اوفتاد ** آه آه و ناله از وی میبزاد
- eksik
- کودکان آنجا نشستند و نهان ** درس میخواندند با صد اندهان
- “Bunca işler işledik, bunca düzenler düzdük; yine de zindandayız. Kurduğumuz yapı, kötü yapıymış, biz de kötü kurucular!” diyorlardı. 1585
- کین همه کردیم و ما زندانییم ** بد بنایی بود ما بد بانییم
- Çocukların, bizim Kur’an okumamızdan hocanın baş ağrısı artıyor diye onu ikinci defa olarak vehme düşürmeleri
- دوم بار وهم افکندن کودکان استاد را کی او را از قرآن خواندن ما درد سر افزاید
- O zeki çocuk, “Arkadaşlar, dersinizi bağıra bağıra okuyun” dedi.
- گفت آن زیرک که ای قوم پسند ** درس خوانید و کنید آوا بلند
- Hepsi birden bağıra bağıra okumaya başlayınca dedi ki: “Çocuklar, bizim bağırmamız hocaya fena gelir.
- چون همیخواندند گفت ای کودکان ** بانگ ما استاد را دارد زیان
- Bu gürültü hocanın baş ağrısını fazlalaştırır. Bu dert, bir kuruşa değer mi?
- درد سر افزاید استا را ز بانگ ** ارزد این کو درد یابد بهر دانگ