- Parmağını satırlar üstünde gezdirişinden anlaşılıyor, mutlaka harfleri görüyorsun.” 1860
- اصبعت در سیر پیدا میکند ** که نظر بر حرف داری مستند
- Kör dedi ki. “Ey ten bilgisizliğinden kurtulan, bunu Allah yapamaz mı ki? Neye şaşırıyorsun?
- گفت ای گشته ز جهل تن جدا ** این عجب میداری از صنع خدا
- Ben Allah’a, ey yardımcım olan Allah, ey yardım dilenen Rabbim, adam canına nasıl düşkünse ben de Kur’an okumaya öyle düşkünüm.
- من ز حق در خواستم کای مستعان ** بر قرائت من حریصم همچو جان
- Fakat hafız değilim ki, Yarabbi Kur’an okuyacağım vakit gözlerime illetsiz bir nur ver,
- نیستم حافظ مرا نوری بده ** در دو دیده وقت خواندن بیگره
- Benim gözlerimi aç da Kur’an’ı elime alıp okuyayım diye dua ettim.
- باز ده دو دیدهام را آن زمان ** که بگیرم مصحف و خوانم عیان
- Allah’tan ey Kur’an’a düşkün adam, ey her dertte bize yüz tutan, bizden ümidini kesmeyen kişi, 1865
- آمد از حضرت ندا کای مرد کار ** ای بهر رنجی به ما اومیدوار
- Senin bize karşı öyle bir hüsnü zan, o ümit, sana daima yücel, yüksel demekte.
- حسن ظنست و امیدی خوش ترا ** که ترا گوید بهر دم برتر آ
- Ne vakit Kur’an okumak istersen, ne vakit mushafı eline alırsan,
- هر زمان که قصد خواندن باشدت ** یا ز مصحفها قرائت بایدت
- Ben de o zaman sana gözlerinin nurunu bağışlayacağım ey yaratılışı büyük kişi, diye nida geldi.
- من در آن دم وا دهم چشم ترا ** تا فرو خوانی معظم جوهرا
- Öyle de yaptı Allah’ım, ben ne vakit okumak üzere mushafı elime alır, açarsam,
- همچنان کرد و هر آنگاهی که من ** وا گشایم مصحف اندر خواندن