English    Türkçe    فارسی   

3
1987-1996

  • Hayretlere düştüm, hatta hayret bile hayran oldu. Hayret dalgası aklımın başından aştı!
  • خیره گشتم خیرگی هم خیره گشت ** موج حیرت عقل را از سر گذشت
  • “Bu mumlar, ne çeşit mum? Halk nasıl oluyor da bunları görmüyor;
  • این چگونه شمعها افروختست ** کین دو دیده‌ی خلق ازینها دوختست
  • Aydan daha aydın olan mumlar durup dururken başka bir mum arıyor?
  • خلق جویان چراغی گشته بود ** پیش آن شمعی که بر مه می‌فزود
  • Halkın gözünde ne şaşılacak bir bağ var ki bunları görmüyor. Allah doğru yolu dilediğine gösteriyor sahiden” diyordum. 1990
  • چشم‌بندی بد عجب بر دیده‌ها ** بندشان می‌کرد یهدی من یشا
  • O yedi mumun bir mum oluşu
  • شدن آن هفت شمع بر مثال یک شمع
  • Bir de baktım ki o yedi mum bir mum oldu. Nuru, gökyüzünü bile delip geçmekteydi.
  • باز می‌دیدم که می‌شد هفت یک ** می‌شکافد نور او جیب فلک
  • Sonra yine o tek mum, yedi mum oldu. Benim sarhoşluğum, hayretim arttı.
  • باز آن یک بار دیگر هفت شد ** مستی و حیرانی من زفت شد
  • O mumların birleşmesini dille anlatmaya imkân yok ki!
  • اتصالاتی میان شمعها ** که نیاید بر زبان و گفت ما
  • Gözün bir an içinde gördüğünü dil, yıllarca söylese anlatamaz.
  • آنک یک دیدن کند ادارک آن ** سالها نتوان نمودن از زبان
  • Kulak idrakin bir ân içinde gördüğü şeyleri, yıllarca dinlese bitmez. 1995
  • آنک یک دم بیندش ادراک هوش ** سالها نتوان شنودن آن بگوش
  • Mademki bunun sonu yok, hadi, var, yine o hamdinde âciz olduğum şeyi anlat!
  • چونک پایانی ندارد رو الیک ** زانک لا احصی ثناء ما علیک