English    Türkçe    فارسی   

3
2066-2075

  • Temiz sohbetinizle o müşküller hal olsun. Topraktan üzüm bile sohbetle biter.
  • تا شود آن حل به صحبتهای پاک ** که به صحبت روید انگوری ز خاک
  • İçi dolu olan tane kara toprağa ulaşır, toprakta halvet eder, toprakta sohbet eder,
  • دانه‌ی پرمغز با خاک دژم ** خلوتی و صحبتی کرد از کرم
  • Kendisini toprakta tamamıyla mahveder; nihayet ne sarı, ne kırmızı rengi kalır, kokusu da mahvolur da,
  • خویشتن در خاک کلی محو کرد ** تا نماندش رنگ و بو و سرخ و زرد
  • Tamamıyla mahvolur kabza eriştikten sonra kol kanat açar, basta erişir, atını sürmeye başlar.
  • از پس آن محو قبض او نماند ** پرگشاد و بسط شد مرکب براند
  • Aslının önünde varlığından geçince suret ortadan gider, manası cilvelenir. 2070
  • پیش اصل خویش چون بی‌خویش شد ** رفت صورت جلوه‌ی معنیش شد
  • Hüküm senin diye baş eğdiler. Onların bu baş eğmelerinden öyle hararetlendim, gönlümden öyle bir ateş çıktı ki!
  • سر چنین کردند هین فرمان تراست ** تف دل از سر چنین کردن بخاست
  • Bir zaman o seçilmiş kişilerle murakabeye daldım, kendimden geçtim.
  • ساعتی با آن گروه مجتبی ** چون مراقب گشتم و از خود جدا
  • O zaman canım, zamandan kurtuldu. Zaman insanı gençken kocaltır.
  • هم در آن ساعت ز ساعت رست جان ** زانک ساعت پیر گرداند جوان
  • Bütün renkten renge girişler, zamandan meydana gelir. Zamandan kurtulan, renkten renge girmekten de kurtulur.
  • جمله تلوینها ز ساعت خاستست ** رست از تلوین که از ساعت برست
  • Bir zaman, zamandan, zaman kaydından kurtuldun mu keyfiyet kalmaz, keyfiyetsiz Allah’a mahrem olursun. 2075
  • چون ز ساعت ساعتی بیرون شوی ** چون نماند محرم بی‌چون شوی