- Kıyamette olduğu gibi Hak huzurunda saf kurulur, hesaba, Allah ile konuşup görüşmeye girişilir.
- چون قیامت پیش حق صفها زده ** در حساب و در مناجات آمده
- Allah huzurunda, gözyaşları dökerek ayakta durmak, kıyamet gününde kabirden kalkıp mahşer yerinde dikilmeye benzer.
- ایستاده پیش یزدان اشکریز ** بر مثال راستخیز رستخیز
- Hak, “Sana bunca zamandır mühlet verdim, bana ne getirdin?
- حق همیگوید چه آوردی مرا ** اندرین مهلت که دادم من ترا
- Ömrünü neyle bitirdin, verdiğim gıdayı, ihsan ettiğim kuvveti ne uğruna mahvettin, 2150
- عمر خود را در چه پایان بردهای ** قوت و قوت در چه فانی کردهای
- Gözünün nurunu nerelerde tükettin, beş duygunu nerelerde yıprattın?
- گوهر دیده کجا فرسودهای ** پنج حس را در کجا پالودهای
- Gözünü, kulağını, aklını, arşa ait bütün cevherlerini harcadın… ferş âleminden bunlara karşılık ne satın aldın?
- چشم و هوش و گوش و گوهرهای عرش ** خرج کردی چه خریدی تو ز فرش
- Sana kazma ve bel gibi el ve ayak verdim. Onları sana bizzat ben bağışlamıştım, ne yaptın onları?” der.
- دست و پا دادمت چون بیل و کلند ** من ببخشیدم ز خود آن کی شدند
- Hak’tan buna benzer seni dertlere uğratan yüz binlerce haberler gelir.
- همچنین پیغامهای دردگین ** صد هزاران آید از حضرت چنین
- Kıyamdayken kula gelen bu haberlerden kul utanır, iki büklüm olur, rükûa varır. 2155
- در قیام این کفتها دارد رجوع ** وز خجالت شد دوتا او در رکوع
- Utanmadan ayakta durmaya kudreti kalmaz, rükûda Allah’ı tespih eder.
- قوت استادن از خجلت نماند ** در رکوع از شرم تسبیحی بخواند