English    Türkçe    فارسی   

3
2161-2170

  • Allah, tekrar “ Başını kaldır da şöyle. Kıldan kıla yaptıklarını araştırmak istiyorum” der.
  • باز گوید سر بر آر و باز گو ** که بخواهم جست از تو مو بمو
  • Artık ayakta durmaya kuvveti kalmadığından, Allah’ın heybetli hitabı, canına tesir etmiş olduğundan,
  • قوت پا ایستادن نبودش ** که خطاب هیبتی بر جان زدش
  • O ağır yükün altında, yere oturur. Allah “Söyle bana…
  • پس نشیند قعده زان بار گران ** حضرتش گوید سخن گو با بیان
  • Sana nimet verdim, nasıl şükrettin? Sermaye verdim, hadi, göster kazandığını!” der.
  • نعمتت دادم بگو شکرت چه بود ** دادمت سرمایه هین بنمای سود
  • Kul, sağ yanına dönüp peygamberlere, o ululara selâm verir; 2165
  • رو بدست راست آرد در سلام ** سوی جان انبیا و آن کرام
  • “Padişahlar, bu kötü kişiye şefaat edin… Ayağım da balçıkta kaldı, kilimim de” der.
  • یعنی ای شاهان شفاعت کین لیم ** سخت در گل ماندش پای و گلیم
  • Namazda sağ tarafa selâm vermek, kıyamette Allah’ın hesaba çekmesinden korkarak peygamberlerden yardım dilemeye, onlardan şefaat istemeye işarettir
  • بیان اشارت سلام سوی دست راست در قیامت از هیبت محاسبه حق از انبیا استعانت و شفاعت خواستن
  • Peygamberler, “Çareye başvuracak gün geçti. O orada yapılacak bir şeydi, elde alet oradaydı, orada kaldı!
  • انبیا گویند روز چاره رفت ** چاره آنجا بود و دست‌افزار زفت
  • A bahtsız kişi, git oradan, sen vakitsiz öten bir horozsun. Bırak bizi, kanımıza bulaşma!” derler.
  • مرغ بی‌هنگامی ای بدبخت رو ** ترک ما گو خون ما اندر مشو
  • Bunun üzerine sol tarafa baş çevirir, hısımından akrabasından yardım ister. Onlar da “ Sus!”
  • رو بگرداند به سوی دست چپ ** در تبار و خویش گویندش که خپ
  • Allah’a kendin cevap ver. Bizi kim oluyoruz ki? Bizden el çek!” derler. 2170
  • هین جواب خویش گو با کردگار ** ما کییم ای خواجه دست از ما بدار