- Hepsi de gam korkusuyla gamın içine batmışlar, varlık kaygısıyla yokluğa düşmüşlerdir!
- جملهشان از خوف غم در عین غم ** در پی هستی فتاده در عدم
- Dekukî’nin şefaat etmesi ve geminin kurtulmasına duası
- دعا و شفاعت دقوقی در خلاص کشتی
- Dekukî o kıyameti görünce merhameti coştu, gözyaşları akmaya başladı.
- چون دقوقی آن قیامت را بدید ** رحم او جوشید و اشک او دوید
- Yarabbi, dedi, onların yaptıklarına bakma, ey lütuf sahibi padişah, ellerini tut, imdatlarına yetiş.
- گفت یا رب منگر اندر فعلشان ** دستشان گیر ای شه نیکو نشان
- Ey eli denize de yetişen, karaya da. Onları sağlıkla, selâmetle kıyıya çıkar. 2210
- خوش سلامتشان به ساحل با زبر ** ای رسیده دست تو در بحر و بر
- Ey ebedî kerem merhamet sahibi, o kötü kişilerden bu kötülüğü defet!
- ای کریم و ای رحیم سرمدی ** در گذار از بدسگالان این بدی
- Bedava olarak insanlara yüzlerce göz, yüzlerce kulak veren, rüşvetsiz akıl, fikir ihsan eden Allah.
- ای بداده رایگان صد چشم و گوش ** بی ز رشوت بخش کرده عقل و هوش
- Sen, biz hak etmeden lütuflarda, ihsanlarda bulunursun. Nimetlerine karşı yaptığımız kâfirliklerle hatalarımızı hep görürsün.
- پیش از استحقاق بخشیده عطا ** دیده از ما جمله کفران و خطا
- Ey ulu Allah, bizim şanımız ulu ulu günahlarda bulunmaktır. Fakat sen, bunları lütfunla affetmeye kaadirsin.
- ای عظیم از ما گناهان عظیم ** تو توانی عفو کردن در حریم
- Biz, hırstan, şehvetten kendi kendimizi yaktık. Bu duayı da senden öğrendik Yarabbi. 2215
- ما ز آز و حرص خود را سوختیم ** وین دعا را هم ز تو آموختیم
- Bize duada bulunmak için müsaade etmen, dua öğretmen, böyle bir karanlığı aydınlatman hürmetine sen bunlara acı.
- حرمت آن که دعا آموختی ** در چنین ظلمت چراغ افروختی