English    Türkçe    فارسی   

3
2210-2219

  • Ey eli denize de yetişen, karaya da. Onları sağlıkla, selâmetle kıyıya çıkar. 2210
  • خوش سلامتشان به ساحل با زبر ** ای رسیده دست تو در بحر و بر
  • Ey ebedî kerem merhamet sahibi, o kötü kişilerden bu kötülüğü defet!
  • ای کریم و ای رحیم سرمدی ** در گذار از بدسگالان این بدی
  • Bedava olarak insanlara yüzlerce göz, yüzlerce kulak veren, rüşvetsiz akıl, fikir ihsan eden Allah.
  • ای بداده رایگان صد چشم و گوش ** بی ز رشوت بخش کرده عقل و هوش
  • Sen, biz hak etmeden lütuflarda, ihsanlarda bulunursun. Nimetlerine karşı yaptığımız kâfirliklerle hatalarımızı hep görürsün.
  • پیش از استحقاق بخشیده عطا ** دیده از ما جمله کفران و خطا
  • Ey ulu Allah, bizim şanımız ulu ulu günahlarda bulunmaktır. Fakat sen, bunları lütfunla affetmeye kaadirsin.
  • ای عظیم از ما گناهان عظیم ** تو توانی عفو کردن در حریم
  • Biz, hırstan, şehvetten kendi kendimizi yaktık. Bu duayı da senden öğrendik Yarabbi. 2215
  • ما ز آز و حرص خود را سوختیم ** وین دعا را هم ز تو آموختیم
  • Bize duada bulunmak için müsaade etmen, dua öğretmen, böyle bir karanlığı aydınlatman hürmetine sen bunlara acı.
  • حرمت آن که دعا آموختی ** در چنین ظلمت چراغ افروختی
  • İhtiyarsız bir surette şefkatli analar gibi dua edip duruyor.
  • همچنین می‌رفت بر لفظش دعا ** آن زمان چون مادران با وفا
  • Gözlerinden yaşlar akıyordu. Kendisinde olmaksızın ettiği dua, gökyüzüne yüceltmekteydi.
  • اشک می‌رفت از دو چشمش و آن دعا ** بی خود از وی می بر آمد بر سما
  • O ihtiyarsız dua, yok mu? Bambaşka bir şeydir. O da, adamın kendisinden değildir, Allah’tandır. Allah ilhamıdır.
  • آن دعای بی خودان خود دیگرست ** آن دعا زو نیست گفت داورست