- Senin gibi bir eşeğe çerçöple saman bile yazık… Öyle olduğu halde sen yine başköşeyi gözetip duruyorsun ha! 2430
- ریدهای آنگاه صدر و پیشگاه ** ای دریغ از چون تو خر خاشاک و کاه
- Yürü çocukların da onun kulu, kölesidir, karın da! Artık fazla söylenme!”
- رو که فرزندان تو با جفت تو ** بندگان او شدند افزون مگو
- Davacı iki eline taş almış, göğsünü dövmekte, bilgisizliğinden, bir aşağı, bir yukarı gidip gelmekteydi.
- سنگ بر سینه همیزد با دو دست ** میدوید از جهل خود بالا و پست
- Halk da Davud’u kınamaya başladı. Davacının gönlünde ne var, bilmiyorlardı ki,
- خلق هم اندر ملامت آمدند ** کز ضمیر کار او غافل بدند
- Bir insan, saman çöpü gibi havaya kapılmış, maskara olmuşsa zalimi mazlumdan nasıl fark edebilir?
- ظالم از مظلوم کی داند کسی ** کو بود سخرهی هوا همچون خسی
- Zalimi mazlumdan ayırt eden, zulümkâr nefsinin boynunu vurmuş kişidir. 2435
- ظالم از مظلوم آنکس پی برد ** کو سر نفس ظلوم خود برد
- Yoksa içten içe nefse zebun olan kişi, deliliğinden mazlumlara düşman kesilir.
- ورنه آن ظالم که نفس است از درون ** خصم هر مظلوم باشد از جنون
- Köpek, daima yoksula, âcize saldırır, fırsat bulursa ısırır da.
- سگ هماره حمله بر مسکین کند ** تا تواند زخم بر مسکین زند
- Komşularından av kapmak aslanlara göre ayıptır, köpeklere değil,
- شرم شیران راست نه سگ را بدان ** که نگیرد صید از همسایگان
- Zalime tapan, mazlumu öldüren kişilerin hepsi de pusudan çıkarak köpekçesine saldırdılar.
- عامهی مظلومکش ظالمپرست ** از کمین سگشان سوی داود جست