- Velinimet zâde olan akıl, ihtiyaçlar içinde kalmış, kanlı katil nefis, efendi olmuş, öne geçmiş! 2510
- خواجهزادهی عقل مانده بینوا ** نفس خونی خواجه گشت و پیشوا
- Zahmetsiz rızık nedir, bilir misin? Ruhların gıdası, peygamberlerin rızıkları.
- روزی بیرنج میدانی که چیست ** قوت ارواحست و ارزاق نبیست
- Fakat bunu elde etmek, öküzü öldürmeye bağlıdır. Hazine öküzün içindedir ey hazine arayan, yerleri kazıp duran!
- لیک موقوفست بر قربان گاو ** گنج اندر گاو دان ای کنجکاو
- Dün biraz bir şey yemiştim, onun için lâyıkıyla anlatamıyorum. Yoksa bunu tamamıyla anlatır, yuları anlayışının eline teslim ederdim.
- دوش چیزی خوردهام ور نه تمام ** دادمی در دست فهم تو زمام
- Ama dün bir şey yedim demem de masaldan ibaret… Çünkü ne gelirse o gizli evden geliyor.
- دوش چیزی خوردهام افسانه است ** هرچه میآید ز پنهان خانه است
- Güzel gözlülerden işve, cilve öğrenmişsek neden gözümüzü sebeplere dikip duruyoruz. 2515
- چشم بر اسباب از چه دوختیم ** گر ز خوشچشمان کرشم آموختیم
- Sebeplerin de başka sebepleri var. Sebebe bakma da asıl ona bak!
- هست بر اسباب اسبابی دگر ** در سبب منگر در آن افکن نظر
- Peygamberler, sebepleri gidermek için geldiler. Mucizelerini ta Zuhal yıldızına ulaştırdılar.
- انبیا در قطع اسباب آمدند ** معجزات خویش بر کیوان زدند
- Sebep ve vesilesiz denizi böldüler, ekmeksizin buğday yığınını buldular.
- بیسبب مر بحر را بشکافتند ** بی زراعت چاش گندم یافتند
- Çalışmaları yüzünden kum taneleri un olurdu. Keçinin yünlerini çektiler mi ellerinde ibrişim olurdu.
- ریگها هم آرد شد از سعیشان ** پشم بز ابریشم آمد کشکشان