- Bir göze Allah, hışım perdesini salınca mum bile aydınlatmaz, karanlığını çoğaltır. 2755
- ظلمت افزود این چراغ آن چشم را ** چون خدا بگماشت پردهی خشم را
- Sizden ne reisliği arayacak, ne gibi bir ululuk isteyeceğiz? Bizim ululuğumuz göklerden bile üstün!
- چه رئیسی جست خواهیم از شما ** که ریاستمان فزونست از سما
- İncilerle dolu olan deniz, gemiden ne şeref bulabilir? Hele o gemi, fışkıyla dolu olursa!
- چه شرف یابد ز کشتی بحر در ** خاصه کشتیی ز سرگین گشته پر
- Yazıklar olsun ki o bozarmış kör göze güneş bile bir zerre göründü.
- ای دریغ آن دیدهی کور و کبود ** آفتابی اندرو ذره نمود
- İblis’in gözü, eşsiz, örneksiz Âdem’i topraktan başka bir şey görmedi.
- ز آدمی که بود بی مثل و ندید ** دیده ابلیس جز طینی ندید
- O iblis’e lâyık göz, yurdu olan yerden baktı, kendisine lâyık görüşle gördü de sahibine Âdem’in baharını kış gösterdi. 2760
- چشم دیوانه بهارش دی نمود ** زان طرف جنبید کو را خانه بود
- Nice devletler vardır ki bazen devletsiz kişiye isabet eder de mal olmaz, geri döner!
- ای بسا دولت که آید گاه گاه ** پیش بیدولت بگردد او ز راه
- Nice sevgili vardır ki bir bahtsızın yanına gelir de o, sevgiliyi tanımaz, onunla aşk oyununu oynamaya girişmez.
- ای بسا معشوق کاید ناشناخت ** پیش بدبختی نداند عشق باخت
- Gözü yanıltan da bizim ezelî nasipsizliğimiz. Kalbi çeviren de kötü kaza ve kader!
- این غلطده دیده را حرمان ماست ** وین مقلب قلب را س القضاست
- Taştan yontulup yapılan put, size kıble olduğundan lânetin, körlüğün gölgesine sığındınız, orada yurt edindiniz.
- چون بت سنگین شما را قبله شد ** لعنت و کوری شما را ظله شد