- Fakat tekrar unutkanlık pervanesi geldi, canınızı ateşe doğru sürükledi!
- باز چون پروانهی نسیان رسید ** جانتان را جانب آتش کشید
- Ey pervane, öyle çok unutkan olma, öyle pek şüpheye düşme… Yanan kanadına bak bir kere!
- کم کن ای پروانه نسیان و شکی ** در پر سوزیده بنگر تو یکی
- Ateşten kurtuldun mu bu kurtuluşun şükrü, bir daha tane olan yere hiç uğramamandır. 2880
- چون رهیدی شکر آن باشد که هیچ ** سوی آن دانه نداری پیچ پیچ
- Uğrama da şükrettikçe Allah sana tuzaksız, düşman korkusundan uzak bir nimet ihsan etsin.
- تا ترا چون شکر گویی بخشد او ** روزیی بی دام و بی خوف عدو
- Allah’ın sizi azat etmesine karşılık şükretmeniz, Allah nimetini anmanız gerek.
- شکر آن نعمت کهتان آزاد کرد ** نعمت حق را بباید یاد کرد
- Nice zahmetlere, nice belâlara düştün de “ Yarabbi, beni bu tuzaktan kurtar…
- چند اندر رنجها و در بلا ** گفتی از دامم رها ده ای خدا
- Sana itaat edeyim, ibadetlerde bulunayım, Şeytan’ın gözüne toprak serpeyim” dedi.
- تا چنین خدمت کنم احسان کنم ** خاک اندر دیدهی شیطان زنم
- Köpeklerin, her kış mevsimi “Yaz gelince kışın barınmak için kendimize bir ev kuralım” diye ahdetmeleri
- حکایت نذر کردن سگان هر زمستان کی این تابستان چون بیاید خانه سازیم از بهر زمستان را
- Kış geldi mi köpek ezilir, büzülür. Kışın soğuğu onu perişan bir hale kor. 2885
- سگ زمستان جمع گردد استخوانش ** زخم سرما خرد گرداند چنانش
- “Kışa dayanamıyorum sağ olursam taştan bir ev kurmam lazım.
- کو بگوید کین قدر تن که منم ** خانهای از سنگ باید کردنم
- Yaz gelince dişimle tırnağımla çalışıp çabalayayım, kışın barınmak için bir taş ev kurayım” der.
- چونک تابستان بیاید من بچنگ ** بهر سرما خانهای سازم ز سنگ