English    Türkçe    فارسی   

3
3307-3316

  • Ekmek parçasını horoz, hemencicik kapıverdi. Köpek dedi ki: Sen, bize zulmettin.
  • در ربود آن را خروسی چون گرو ** گفت سگ کردی تو بر ما ظلم رو
  • Buğday tanesi de yiyebilirsin. Hâlbuki ben yiyemem ki… Yerimde, yurdumda bundan âcizim ben.
  • دانه‌ی گندم توانی خورد و من ** عاجزم در دانه خوردن در وطن
  • Sen buğday da yiyebilirsin, arpa da, darı, mısır gibi başka şeyler de… Hâlbuki ben bunları yiyemem.
  • گندم و جو را و باقی حبوب ** می‌توانی خورد و من نه ای طروب
  • Böyle olduğu halde bizim kısmetimiz olan şu bir parçacık ekmeği bile kapıyorsun! 3310
  • این لب نانی که قسم ماست نان ** می‌ربایی این قدر را از سگان
  • Horozun köpeğe cevabı
  • جواب خروس سگ را
  • Bu sözü duyan horoz, “Merak etme, Allah sana buna karşılık başka şeyler verir.
  • پس خروسش گفت تن زن غم مخور ** که خدا بدهد عوض زینت دگر
  • Bu ev sahibinin atı sakatlanacak, yarın sabah, adamakıllı doyacaksın, kederlenme.
  • اسپ این خواجه سقط خواهد شدن ** روز فردا سیر خور کم کن حزن
  • Atın ölümü, köpeklere bir bayram olacak… Çalışıp çabalamadan bir hayli rızık dökülüp kalacak“ dedi.
  • مر سگان را عید باشد مرگ اسپ ** روزی وافر بود بی جهد و کسپ
  • Adam, bu sözü duyunca derhal atı sattı. Horozun dediği çıkmadı, köpeğe karşı mahcup vaziyette kaldı.
  • اسپ را بفروخت چون بشنید مرد ** پیش سگ شد آن خروسش روی‌زرد
  • Ertesi günü yine horoz, ekmeği kapınca köpek ağzını açtı, dedi ki: 3315
  • روز دیگر همچنان نان را ربود ** آن خروس و سگ برو لب بر گشود
  • “A düzenbaz horoz… Bu yalan niceye bir? Niceye bir bu zulümkârlık, bu yalancılık, bu kara yüreklilik?
  • کای خروس عشوه‌ده چند این دروغ ** ظالمی و کاذبی و بی فروغ