- Ateş huylu su, yeryüzünü kaplamıştı. Dalgası, dağların tepelerine kadar çıkıyordu. 335
- آب آتش خو زمین بگرفته بود ** موج او مر اوج که را میربود
- Sizi reddetmedim, atanızın atasının atasının varlığında sizi korudum.
- حفظ کردم من نکردم ردتان ** در وجود جد جد جدتان
- Mademki baş oldun, sana nasıl ayağımla vururum, kendi iş yurdumu nasıl ziyan ederim?
- چون شدی سر پشت پایت چون زنم ** کارگاه خویش ضایع چون کنم
- Vefasızlara kendini feda ediyor, kötü bir zan yüzünden o tarafa doğru gidiyorsun.
- چون فدای بیوفایان میشوی ** از گمان بد بدان سو میروی
- Bense unutmadan, vefasızlıktan berîyim. Benim yanıma gelsen bile kötü bir zanla gelirsin.
- من ز سهو و بیوفاییها بری ** سوی من آیی گمان بد بری
- Sen, hani kendine benzeyenlerin önünde iki kat olursun ya… İşte onlar hakkında kötü zanda bulun. 340
- این گمان بد بر آنجا بر که تو ** میشوی در پیش همچون خود دوتو
- Nice ulu ulu dostlar, yoldaşlar edindin. Sana, nerede onlar diye sorsam gittiler dersin.
- بس گرفتی یار و همراهان زفت ** گر ترا پرسم که کو گویی که زفت
- İyi dostun yüce göklere gitti kötülük dostunsa yerin dibine geçti.
- یار نیکت رفت بر چرخ برین ** یار فسقت رفت در قعر زمین
- Ara yerde sen kalakaldın, yardımsız, yardımcısız kervandan arta kalan ve sönmeye mahkûm ateşe döndün.
- تو بماندی در میانه آنچنان ** بیمدد چون آتشی از کاروان
- Ey baba yiğit dost, yukardan, aşağıdan münezzeh olanın eteğini tut.
- دامن او گیر ای یار دلیر ** کو منزه باشد از بالا و زیر