English    Türkçe    فارسی   

3
3758-3767

  • Allah’ın bağışladığı altın, sen ölüp kumlar, topraklar altında yatsan bile seninledir… Öldükten sonra kalıp başkalarına nasip olan mal değildir o!
  • گنج زری که چو خسپی زیر ریگ ** با تو باشد ان نباشد مردریگ
  • Allah malı, adım, adım cenazenin önünden gider, kabirde sana gurbet arkadaşı olur.
  • پیش پیش آن جنازه‌ت می‌دود ** مونس گور و غریبی می‌شود
  • Ebedi aşkla kapı yoldaşı olmak için ölüm gününe hazırlan da şimdiden öl! 3760
  • بهر روز مرگ این دم مرده باش ** تا شوی با عشق سرمد خواجه‌تاش
  • Sabır, gayret perdesi ardındaki sevgilinin nar gibi yüzünü, o isteğin, o dileğin ikiye ayrılmış saçlarını görmektedir.
  • صبر می‌بیند ز پرده‌ی اجتهاد ** روی چون گلنار و زلفین مراد
  • Gam, çalışıp çabalayan kimsenin önünde bir aynaya benzer… Bu zıt olan şeyde buna zıt olan şeyi görür, sabırda muradına ulaşmayı, gamda neşeyi seyreder.
  • غم چو آیینه‌ست پیش مجتهد ** کاندرین ضد می‌نماید روی ضد
  • Zahmetten, eziyetten sonra da onun zıddı, yani genişlik, zevk ve neşe yüz gösterir.
  • بعد ضد رنج آن ضد دگر ** رو دهد یعنی گشاد و کر و فر
  • Bu iki hali, eline bak da gör, anla. Yumruğunu sıktıktan sonra mutlaka açarsın.
  • این دو وصف از پنجه‌ی دستت ببین ** بعد قبض مشت بسط آید یقین
  • Elin daima yumulu yahut daima açık olsa bu bir hastalık eseridir. 3765
  • پنجه را گر قبض باشد دایما ** یا همه بسط او بود چون مبتلا
  • Elini açıp yummakla iş güç görür, çalışır, kazanır, işini düzene korsun. Bu el açıp yumma, kuşun iki kanadı gibi ele lâzım bir şeydir.
  • زین دو وصفش کار و مکسب منتظم ** چون پر مرغ این دو حال او را مهم
  • Meryem bir müddet, karaya vurmuş balıklar gibi çırpındı.
  • چونک مریم مضطرب شد یک زمان ** همچنانک بر زمین آن ماهیان
  • Ruhulkudüs’ün Meryem’e “Ben Allah elçisiyim, benden korkma, gizlenme… Allah’ın emri bu” demesi
  • گفتن روح القدس مریم راکی من رسول حقم به تو آشفته مشو و پنهان مشو از من کی فرمان اینست