English    Türkçe    فارسی   

3
3838-3847

  • Ben sınadım, benim hayatım ölümümde. Bu hayattan kurtuldum mu ebediyete erişeceğim.
  • آزمودم مرگ من در زندگیست ** چون رهم زین زندگی پایندگیست
  • Ey inanılacak, güvenilecek kişiler, beni öldürün, öldürülmemde hayat içinde hayat var.
  • اقتلونی اقتلونی یا ثقات ** ان فی قتلی حیاتا فی حیات
  • Ey aydın yüzlü, ey daimî varlığın ruhu, ruhumu kendine çek, bana vuslatınla cömertlik et! 3840
  • یا منیر الخد یا روح البقا ** اجتذب روحی وجد لی باللقا
  • Öyle bir sevgilim var ki sevgisi kalbimi yakıp kavurmada. Dilerse gözlerimin üstünde yürür!
  • لی حبیب حبه یشوی الحشا ** لو یشا یمشی علی عینی مشی
  • Arapça daha hoş ama Farsça söyle. Zaten aşkın bunlardan başka daha yüzlerce dili var ama
  • پارسی گو گرچه تازی خوشترست ** عشق را خود صد زبان دیگرست
  • Sevgilisinin kokusu uçup geldi mi o dillerin hepsi de şaşırır, lâl olur kalır.
  • بوی آن دلبر چو پران می‌شود ** آن زبانها جمله حیران می‌شود
  • Artık ben susayım, kâfi… Sevgili söylemeye başladı. Dinle, kulak kesil… Allah, doğruyu daha iyi bilir.
  • بس کنم دلبر در آمد در خطاب ** گوش شو والله اعلم بالصواب
  • Âşık tövbe etti mi… işte o zaman kork. Çünkü âşık, ayyarlar gibi daracığında ders verir! 3845
  • چونک عاشق توبه کرد اکنون بترس ** کو چو عیاران کند بر دار درس
  • Bu âşık, Buhara’ya gidiyor ama ders okumaya, üstada hizmet etmeye değil.
  • گرچه این عاشق بخارا می‌رود ** نه به درس و نه به استا می‌رود
  • Âşıklara dostun güzelliği müderristir… Defterleri, dersleri, meşkleri de onun yüzü!
  • عاشقان را شد مدرس حسن دوست ** دفتر و درس و سبقشان روی اوست