- Âşıklara aralarında Hul ve Mübara’dan dem vururlarsa hoş gör. Hakikatte Buhara’yı anıyorlar demektir.
- گر دم خلع و مبارا میرود ** بد مبین ذکر بخارا میرود
- Her şeyi anış, başka bir hassa verir… her sıfatın başka bir mahiyeti var.
- ذکر هر چیزی دهد خاصیتی ** زانک دارد هرصفت ماهیتی
- Buhara’da her hünere ermiş, olgun bir hale gelmişsin ama horluğa yüz kodun mu hepsinden vazgeçer, her şeyi unutursun.
- در بخارا در هنرها بالغى ** چون به خوارى رو نهى ز آن فارغى
- O Buhara’lı âşık da bilgi derdinde değildi… Gözünü görüş güneşine dikmişti o. 3855
- آن بخاری غصهی دانش نداشت ** چشم بر خورشید بینش میگماشت
- Kim, halvette görüşe yol bulur, hakikati görürse artık bilgilerle yücelmeyi dilemez.
- هرکه درخلوت ببینش یافت راه ** او ز دانشها نجوید دستگاه
- Can güzelliğiyle bir kâseden şarap içen, ağızdan duyulma haberlerle bilgilerden tasalanmaz.
- با جمال جان چوشد همکاسهای ** باشدش ز اخبار و دانش تاسهای
- Görüş, ekseriyetle bilgiden üstündür, bilgiye galebe eder. Bu yüzden halk nazarında dünya galiptir, sevimlidir.
- دید بردانش بود غالب فرا ** زان همی دنیا بچربد عامه را
- Çünkü dünyayı gözler görür; bu, eldeki matahtır… ahireti ise verilmesi va’dedilen borç bilirler.
- زانک دنیا را همیبینند عین ** وآن جهانی را همیدانند دین
- O âşık kulun Buhara’ya yüz tutması
- رو نهادن آن بندهی عاشق سوی بخارا
- Kanlı gözyaşları döken o âşık yüreği çarpa çarpa hararetle, iştiyakla koşarak Buhara’ya yüz tuttu. 3860
- رو نهاد آن عاشق خونابهریز ** دلطپان سوی بخارا گرم و تیز
- İştiyakından çölün kumları, ona ipek geliyor, Ceyhun’un suyu küçücük bir şey görünüyordu!
- ریگ آمون پیش او همچون حریر ** آب جیحون پیش او چون آبگیر