- Gökyüzünde uçan, ay tarafından kucaklandığını, kendisine sen de beni kucaklasana dendiğini sanan sarhoşa benziyordu.
- همچو آن مستی که پرد بر اثیر ** مه کنارش گیرد و گوید که گیر
- Onu Buhara’da her gören “Durma, görünmeden hemen bir tarafa sıvış!
- هرکه دیدش در بخارا گفت خیز ** پیش از پیدا شدن منشین گریز
- Padişah gazap etmiş, tam on yıllık öcünü almak için seni arayıp duruyor. 3875
- که ترا میجوید آن شه خشمگین ** تا کشد از جان تو ده ساله کین
- Allah aşkına olsun kendi kanına girme… Kendine pek o kadar güvenme!
- الله الله درمیا در خون خویش ** تکیه کم کن بر دم و افسون خویش
- Sadr-ı Cihan’ın Şahnesiydin, itimadına mazhar olmuş üstat bir mühendistin.
- شحنهی صدر جهان بودی و راد ** معتمد بودی مهندس اوستاد
- Ona hıyanette bulundun, cezadan da kaçtın… Neyse, bu suretle kurtulduğun halde şimdi nasıl oldu da tekrar geldin?
- غدو کردی وز جزا بگریختی ** رسته بودی باز چون آویختی
- Yüzlerce hileyle belâdan kurtulmuştun, seni buraya aptallığın mı getirdi, ecelin mi?
- از بلا بگریختی با صد حیل ** ابلهی آوردت اینجا یا اجل
- Aklın Utaridi bile beğenmez, kınardı… Fakat kaza ve kader, aklı da ahmak bir hale sokuyor, akıllıyı da! 3880
- ای که عقلت بر عطارد دق کند ** عقل و عاقل را قضا احمق کند
- Sen, aslanı arayan talihsiz tavşansın. Nerede aklın, nerede bilgin, nerede çevikliğin, çabuk anlayışın?
- نحس خرگوشی که باشد شیرجو ** زیرکی و عقل و چالاکیت کو
- Kaza ve kaderin böyle yüzlerce afsunları vardır. Kaza geldi mi âlem daralır derler.
- هست صد چندین فسونهای قضا ** گفت اذا جاء القضا ضاق الفضا