- Susama hastalığına uğrayanın ölümü sudur da yine su arar, su içer durur. Allah, doğrusunu daha iyi bilir.
- مرگ او آبست و او جویای آب ** میخورد والله اعلم بالصواب
- Ey ayıp ve ar hırkasını giyinen donmuş, üşümüş âşık sen can korkusuyla candan kaçıyorsun. 3910
- ای فسرده عاشق ننگین نمد ** کو ز بیم جان ز جانان میرمد
- Ey karılara bile ayıp ve ar olan kişi, hele bak… onun aşk kılıcının önünde yüz binlerce can, elceğizlerini çırparak ölüme müştak!
- سوی تیغ عشقش ای ننگ زنان ** صد هزاران جان نگر دستکزنان
- Irmağı gördün ya… Testideki suyu ırmağa döküver. Su, hiç ırmaktan kaçar, çekinir mi?
- جوی دیدی کوزه اندر جوی ریز ** آب را از جوی کی باشد گریز
- Testideki su, ırmağa döküldü mü ırmakta mahvolur, ırmak kesilir.
- آب کوزه چون در آب جو شود ** محو گردد در وی و جو او شود
- Vasfı yok olur da zatı kalır… Artık bundan böyle ne kaybolur, ne kötüleşir, pislenir!
- وصف او فانی شد و ذاتش بقا ** زین سپس نه کم شود نه بدلقا
- Ben de ondan kaçtığım için pişmanım, özrümü bildirmek üzere kendimi onun fidanına astım!” 3915
- خویش را بر نخل او آویختم ** عذر آن را که ازو بگریختم
- Canından el yıkayan o âşığın mâşukuna ulaşması
- رسیدن آن عاشق به معشوق خویش چون دست از جان خود بشست
- Top gibi başının, yüzünün üstüne kapanıp secdeler ederek gözleri yaşlı bir halde Sad-ı Cihan’ın huzuruna gitti.
- همچو گویی سجده کن بر رو و سر ** جانب آن صدر شد با چشم تر
- Herkes, acaba onu yakacak mı, asacak mı diye başını havaya dikmiş bekliyordu.
- جمله خلقان منتظر سر در هوا ** کش بسوزد یا برآویزد ورا
- Sadr-ı Cihan, işte o vakit zaman, talihsiz kişilere ne gösterirse bu bir avuç ahmağa onu gösterdi.
- این زمان این احمق یک لخت را ** آن نماید که زمان بدبخت را