English    Türkçe    فارسی   

3
4019-4028

  • Bunlar, kendilerini kınayanları da savaştan döndürürler… Nihayet böyle rezil ve kahpe bir halde kala kaldılar.
  • عاذلانشان از وغا وا راندند ** تا چنین حیز و مخنث ماندند
  • Herzevekillerin herzelerini, manasız sözlerini saçma gururlarını az dinle, bu çeşit adamlarla savaş safına girme. 4020
  • لاف و غره‌ی ژاژخا را کم شنو ** با چنینها در صف هیجا مرو
  • Allah, bunlar hakkında buyurdu ki “Onlar size uyunca sayınızı çoğaltmazlar, ancak hile ve fesadı çoğaltırlar", "Kaypak arkadaşlara uyma, çevir onların yaprağını!
  • زانک زاد و کم خبالا گفت حق ** کز رفاق سست برگردان ورق
  • Çünkü onlar sizinle yoldaş olurlarsa gaziler de saman gibi içsiz bir hale düşerler.
  • که گر ایشان با شما همره شوند ** غازیان بی‌مغز همچون که شوند
  • Size uymuş görünür, sizinle beraber safa girerler ama sonra kaçarlar, safı da bozar perişan ederler.
  • خویشتن را با شما هم‌صف کنند ** پس گریزند و دل صف بشکنند
  • Bu çeşit adamdansa… Münafıklardan pek kalabalık kişinin size uymadansa azlık asker daha iyi.
  • پس سپاهی اندکی بی این نفر ** به که با اهل نفاق آید حشر
  • Az, fakat adamakıllı olmuş güzel badem, acımış, kötü fakat çok bademden iyidir elbette. 4025
  • هست بادام کم خوش بیخته ** به ز بسیاری به تلخ آمیخته
  • Suret bakımından acı da birdir, tatlı da… Fakat hakikatte bunlar birbirine zıttır, ikidir.
  • تلخ و شیرین در ژغاژغ یک شی‌اند ** نقص از آن افتاد که همدل نیند
  • Kâfir, o âlemin varlığından şüphe eder, dirileceğini ummaz. Bu yüzden gönlünde korku vardır.
  • گبر ترسان دل بود کو از گمان ** می‌زید در شک ز حال آن جهان
  • Yola düşüp gider ama bir konak bile bilmez. Gönlü kör olan adam, korka korka adım atar.
  • می‌رود در ره نداند منزلی ** گام ترسان می‌نهد اعمی دلی