- Gökyüzünde bulunan ve toprağa mensup olan burç, yere yardım eder… Suya mensup burç, yere rutubet verir, yeri terü taze bir hale sokar.
- برج خاکی خاک ارضی را مدد ** برج آبی تریش اندر دمد
- Yele mensup burç yele bulutları sevk eder, yerdeki buharları ufunetleri çeker alır.
- برج بادی ابر سوی او برد ** تا بخارات وخم را بر کشد
- Ateş burcu da güneşe hararet verir… Güneşin önü de, ardı da o burçtan kızmış, tava gibi kızarmıştır.
- برج آتش گرمی خورشید ازو ** همچو تابهی سرخ ز آتش پشت و رو
- Kadına nail olmak için kazancının etrafında dönüp dolaşan erkek gibi felek de zamane de dönüp dolaşmaktadır.
- هست سرگردان فلک اندر زمن ** همچو مردان گرد مکسب بهر زن
- Bu yeryüzü, hanımlıklar etmekte, doğurduğu çocukları emzirip yetiştirmektedir. 4410
- وین زمین کدبانویها میکند ** بر ولادات و رضاعش میتند
- Şu halde yerle göğün de aklı var; böylece bil. Çünkü akıllıların işlerini işliyorlar.
- پس زمین و چرخ را دان هوشمند ** چونک کار هوشمندان میکنند
- Bu iki güzel, birbirlerinden süt emmeseler, birbirlerini sevip koçmasalar nasıl olur da birbirlerinin muradına dolanırlardı?
- گر نه از هم این دو دلبر میمزند ** پس چرا چون جفت در هم میخزند
- Yer olmasa güller, erguvanlar nasıl biter, gökyüzünün suyu, harareti olmasa yerden ne hâsıl olur?
- بی زمین کی گل بروید و ارغوان ** پس چه زاید ز آب و تاب آسمان
- Dişinin erkeğe meyli, ikisinin de işi tamamlansın diyedir.
- بهر آن میلست در ماده به نر ** تا بود تکمیل کار همدگر
- Bu birlikte âlem baka bulsun diye Allah erkekle kadına da birbirlerine karşı bir meyil verdi. 4415
- میل اندر مرد و زن حق زان نهاد ** تا بقا یابد جهان زین اتحاد