- Sular, “Ey yaşlı gurbetten gel, bize ulaş” diye bedenin yaşlığını aramakta.
- تری تن را بجویند آبها ** کای تری باز آ ز غربت سوی ما
- Esir, “Sen ateştensin… Aslına ulaşma yolunu tut” diye bedenin hararetini çağırıp durmaktadır. 4425
- گرمی تن را همیخواند اثیر ** که ز ناری راه اصل خویش گیر
- Unsurların ipsiz, halatsız çekişleri yüzünden bedende yetmiş iki türlü illet vardır.
- هست هفتاد و دو علت در بدن ** از کششهای عناصر بی رسن
- İllet, unsurlar, birbirlerini bıraksınlar diye bedeni koparıp dağıtmak üzere gelir.
- علت آید تا بدن را بسکلد ** تا عناصر همدگر را وا هلد
- Bu unsurlar ayakları bağlı dört kuştur. Ölüm, hastalık ve illet de onların ayak bağlarını çözer.
- چار مرغاند این عناصر بستهپا ** مرگ و رنجوری و علت پاگشا
- Birbirlerine bağlı olan ayakları çözüldü, açıldı mı her unsur kuşu hemencecik uçuverir.
- پایشان از همدگر چون باز کرد ** مرغ هر عنصر یقین پرواز کرد
- Bu asıllarla feri’lerin birbirlerini çekişi yüzünden her an bedenimizde bir illet zuhur eder. 4430
- جذبهی این اصلها و فرعها ** هر دمی رنجی نهد در جسم ما
- Kuşa benzeyen her cüz’ün aslına uçması için bu ulaşmayı bozup yırtmak ister
- تا که این ترکیبها را بر درد ** مرغ هر جزوی به اصل خود پرد
- Fakat Allah’ın hikmeti, bu aceleye mâni olur. Onları ecel gelinceye kadar sıhhat vasıtasıyla toplu tutar.
- حکمت حق مانع آید زین عجل ** جمعشان دارد بصحت تا اجل
- “Ey cüz’ler, daha ecel gelip görünmedi. Ecelden önce kanat çırpmanızda bir fayda yok” der.
- گوید ای اجزا اجل مشهود نیست ** پر زدن پیش از اجلتان سود نیست