- Dedik ki: Eğer Muhammed haksa meydana çıkart, değilse onu bize zebun et.
- که اگر حقست او پیداش کن ** ور نباشد حق زبون ماش کن
- Şimdi onun Allah yardımına mazhar olduğunu gördük işte… Biz, umumiyetle zulmetmişiz, o nur! 4490
- چونک وا دیدیم او منصور بود ** ما همه ظلمت بدیم او نور بود
- Bu, bize cevap: Dilediğiniz işte meydana çıktı, hanginizin doğru olduğu açığa vuruldu.”
- این جواب ماست کانچ خواستید ** گشت پیدا که شما ناراستید
- Sonra yine fikirlerindeki bu düşünceyi körletiyorlar, bu sözleri bırakarak diyorlardı ki:
- باز این اندیشه را از فکر خویش ** کور میکردند و دفع از ذکر خویش
- “Bu düşüncemiz de işimizin tersine gitmesinden meydana geldi; gönlümüzde onun doğru olduğuna dair bir düşüncedir peydahlandı.
- کین تفکرمان هم از ادبار رست ** که صواب او شود در دل درست
- Birkaç kere galip geldiyse ne oldu ki… Bundan ne çıkar? Zaman da herkese galebe çalıyor!
- خود چه شد گر غالب آمد چند بار ** هر کسی را غالب آرد روزگار
- Biz de zamaneden kâm aldık, bizim bahtımız da yaver oldu… Biz de ona birkaç kere üst geldik.” 4495
- ما هم از ایام بختآور شدیم ** بارها بر وی مظفر آمدیم
- Sonra yine “O da mağlûp oldu ama mağlûp oluşu, bizim mağlup oluşumuz gibi çirkince, alçakça değildi.
- باز گفتندی که گرچه او شکست ** چون شکست ما نبود آن زشت و پست
- İyi bahtı o bozgunlukta, o mağlûbiyette bile ona el altından gizlice yüzlerce neşe verdi.
- زانک بخت نیک او را در شکست ** داد صد شادی پنهان زیردست
- Hatta o, hiç de mağlûba benzemiyordu. Ne gamı vardı, ne üzülüyordu” demekteydiler.
- کو باشکسته نمیمانست هیچ ** که نه غم بودش در آن نه پیچ پیچ