English    Türkçe    فارسی   

3
4565-4574

  • Sen halka galip geldin, savaşta üst oldun ama, 4565
  • ای که تو بر خلق چیره گشته‌ای ** در نبرد و غالبی آغشته‌ای
  • Allah, seni çeke çeke zincire vurmak için onları mahsustan mağlûp etmiştir.
  • آن به قاصد منهزم کردستشان ** تا ترا در حلقه می‌آرد کشان
  • Kendine gel de mağlûp olanın ardını bırak, dizginini kas, pek at sürme… Ezilir, paralanırsın sonra!
  • هین عنان در کش پی این منهزم ** در مران تا تو نگردی منخزم
  • Seni bu suretle tuzağa düşürdü mü ondan sonra o kalabalığın saldırışını görürsün sen.
  • چون کشانیدت بدین شیوه به دام ** حمله بینی بعد از آن اندر زحام
  • Akıl, bu üstünlükte bozgunluğu görürken nasıl olur da sevinir?
  • عقل ازین غالب شدن کی گشت شاد ** چون درین غالب شدن دید او فساد
  • İleriyi gören akıl gözü keskindir. Allah, o gözü kendi sürmesiyle sürmelemiştir. 4570
  • تیزچشم آمد خرد بینای پیش ** که خدایش سرمه کرد از کحل خویش
  • Peygamber, “Cennet ehli olanlar, bazı şeyler yüzünden savaşlarda, düşmanlıklarda mağlup ve zebun olurlar” dedi.
  • گفت پیغامبر که هستند از فنون ** اهل جنت در خصومتها زبون
  • Bu alt oluş, bu zebunluk; noksan yüzünden, gönüllerinin kötülüğünden yahut da din zayıflığından değil, son derecede ihtiyata riayet ettiklerinden, düşüncelerine inanmadıklarındandır.
  • از کمال حزم و س الظن خویش ** نه ز نقص و بد دلی و ضعف کیش
  • Peygamber, Hudeybiye’de kâfirlere üstün gelmişken gizlice “İman etmiş erler olmasaydı” hikmetini işitti.
  • در فره دادن شنیده در کمون ** حکمت لولا رجال مومنون
  • Müminlerin halâs olması için melûn kâfirlerden el çekmek farz oldu.
  • دست‌کوتاهی ز کفار لعین ** فرض شد بهر خلاص مومنین