English    Türkçe    فارسی   

3
500-509

  • “Gittiğimiz yer güzel bir çayırlık, çimenlik. Orada da sevdiğimiz kerem sahibi bir dostumuz var. 500
  • مقصد ما را چراگاه خوشست ** یار ما آنجا کریم و دلکشست
  • Bizi binlerce istekle çağırdı. Bizim için ihsan ağacını dikti.
  • با هزاران آرزومان خوانده است ** بهر ما غرس کرم بنشانده است
  • Uzun kışın azığını köyden tedarik edip şehre getiririz gayri.
  • ما ذخیره‌ی ده زمستان دراز ** از بر او سوی شهر آریم باز
  • Hatta dostumuz, bağını bile bize bağışlar. Bize canında yer verir.
  • بلک باغ ایثار راه ما کند ** در میان جان خودمان جا کند
  • Yoldaşlar, çabuk olun da istifadeler edelim” diyorlardı. Fakat akıl, içeriden içeri “Övünmeyin!”
  • عجلوا اصحابنا کی تربحوا ** عقل می‌گفت از درون لا تفرحوا
  • Allah faydasıyla faydalanın. Şüphe yok, Rabbim, sevinen, öğünen kişileri sevmez. 505
  • من رباح الله کونوا رابحین ** ان ربی لا یحب الفرحین
  • Allah’ın size ihsan ediverdiği şeylere sevinin, neşelenin. Sizi işgal eden şey, sizi Hak’tan alıkor aldatır.
  • افرحوا هونا بما آتاکم ** کل آت مشغل الهاکم
  • Gamdan neşelenen, ondan başka bir şeyden neşelenme, sevinme. Dert ve gam bahardır, başka şeyler kış!
  • شاد از وی شو مشو از غیر وی ** او بهارست و دگرها ماه دی
  • Ondan başka her şey, seni yavaş, yavaş helâke doğru götüren düşüncelerindir. İsterse sana taç, taht, mal, mülk olsun!
  • هر چه غیر اوست استدراج تست ** گرچه تخت و ملکتست و تاج تست
  • Gamdan sevin… Gam vuslat tuzağıdır. Bu yolda aşağıya düşüş, hakikatte yükseliştir.
  • شاد از غم شو که غم دام لقاست ** اندرین ره سوی پستی ارتقاست