- Bunu geç de hikâyeye giriş, inciyi bırak. Buğday tanesini ele al.
- این رها کن صورت افسانه گیر ** هل تو دردانه تو گندمدانه گیر
- İnciye yol yoksa hemencecik buğdayı al. O tarafa yol yoksa bu tarafa at sür. 525
- گر بدر ره نیست هین بر میستان ** گر بدان ره نیستت این سو بران
- Zahir, eğri büğrü uçsa bile sen zahirine bak. Zahir, nihayet insanı bâtına götürür.
- ظاهرش گیر ار چه ظاهر کژ پرد ** عاقبت ظاهر سوی باطن برد
- Her insanın evveli suretten ibarettir. Ondan sonra can gelir ki can, manevi güzellik, ahlâk güzelliğidir.
- اول هر آدمی خود صورتست ** بعد از آن جان کو جمال سیرتست
- Her meyvenin evveli suretten başka nedir ki? Ondan sonra lezzet gelir ki lezzet, meyvenin manasıdır.
- اول هر میوه جز صورت کیست ** بعد از آن لذت که معنی ویست
- Önce çadır kurarlar da sonra Türkü konuk çağırırlar.
- اولا خرگاه سازند و خرند ** ترک را زان پس به مهمان آورند
- Bil ki suretin çadırıdır, mânan Türk. Mânan bil ki kaptandır, suretin gemi! 530
- صورتت خرگاه دان معنیت ترک ** معنیت ملاح دان صورت چو فلک
- Allah için şunu bir nefes olsun bırak da şehirlinin eşeği çanını çalsın!
- بهر حق این را رها کن یک نفس ** تا خر خواجه بجنباند جرس
- Şehirliyle akrabasının köye gitmeleri
- رفتن خواجه و قومش به سوی ده
- Şehirli ve çoluğu, çocuğu hazırlıklarını tamamladılar, eşyalarını katırlara yükleyip köye doğru yollandılar.
- خواجه و بچگان جهازی ساختند ** بر ستوران جانب ده تاختند
- Hayvanlarını neşeli neşeli sürmekte, “Sefer edin de ganimet bulun” demekteydiler.
- شادمانه سوی صحرا راندند ** سافروا کی تغنموا بر خواندند