English    Türkçe    فارسی   

3
694-703

  • Senin gibi eşeğin bu sözüne inanan da kendisini, hatırım için kör ve sağır eden bir eşektir.
  • ای خری کین از تو خر باور کند ** خویش را بهر تو کور و کر کند
  • Kendini öyle pek yol erlerinden sanma. Sen yol kesicilerin adamısın, herze yiyip durma! 695
  • خویش را از ره‌روان کمتر شمر ** تو حریف ره‌ریانی گه مخور
  • Sersemlikten uç, akla doğru koş. Mecazi akıl, göklere uçabilir mi hiç?
  • باز پر از شید سوی عقل تاز ** کی پرد بر آسمان پر مجاز
  • Kendini Allah âşıkı gösteriyorsun ama kapkara Şeytan’la aşkbazlık ediyorsun.
  • خویشتن را عاشق حق ساختی ** عشق با دیو سیاهی باختی
  • Kıyamet günü aâşıkla mâşuku birbirine bağlarlar da herkesin önüne çıkarıverirler.
  • عاشق و معشوق را در رستخیز ** دو بدو بندند و پیش آرند تیز
  • Sen kendini nasıl oluyor da ahmak, dalgın gösteriyorsun? Üzümün kanı nerede? Sen bizim kanımızı içmişsin!
  • تو چه خود را گیج و بی‌خود کرده‌ای ** خون رز کو خون ما را خورده‌ای
  • Yürü, benden uzaklaş hemen. Ben seni tanımıyorum. Kendini bilmeyen bir ârifim ben, köyün Behlûl’üyüm ben diyorsun ha! 700
  • رو که نشناسم ترا از من بجه ** عارف بی‌خویشم و بهلول ده
  • Allah yakınlığına eriştin de sanat, sanatkârdan ayrı olmaz sanıyorsun ha!
  • تو توهم می‌کنی از قرب حق ** که طبق‌گر دور نبود از طبق
  • Şunu olsun görmez misin? Allah velilerinin eriştikleri yakınlıkta yüzlerce keramet, yüzlerce iş güç var.
  • این نمی‌بینی که قرب اولیا ** صد کرامت دارد و کار و کیا
  • Meselâ demir, Davud’un elinde mum oluyor… Hâlbuki senin elinde mum, demir kesiliyor!
  • آهن از داوود مومی می‌شود ** موم در دستت چو آهن می‌بود