English    Türkçe    فارسی   

3
840-849

  • Firavunun çalışıp çabalaması, Allah ihsanı olan muvaffakiyete ulaşmamıştı. Allah muvaffakiyet vermediği için de diktiği yırtılıp sökülüyordu. 840
  • جهد فرعونی چو بی توفیق بود ** هرچه او می‌دوخت آن تفتیق بود
  • Hükmünde binlerce müneccim, binlerce düş yorucu, binlerce büyücü vardı.
  • از منجم بود در حکمش هزار ** وز معبر نیز و ساحر بی‌شمار
  • Firavuna rüyasında Musa’nın doğacığını, Firavun’u ve saltanatını mahvedeceğini göstermişlerdi.
  • مقدم موسی نمودندش بخواب ** که کند فرعون و ملکش را خراب
  • Düş yorucularla müneccimlere “Bu hayâlin, bu kötü rüyanın delâlet ettiği şeyi nasıl defetmeli?” dedi.
  • با معبر گفت و با اهل نجوم ** چون بود دفع خیال و خواب شوم
  • Hepsi de dediler ki: “Bir tedbirde bulunalım, çocuğun doğmasına mâni olalım”
  • جمله گفتندش که تدبیری کنیم ** راه زادن را چو ره‌زن می‌زنیم
  • Doğum gecesi gelince Firavun kulları şu tedbiri kabul ettiler, şunu münasip gördüler: 845
  • تا رسید آن شب که مولد بود آن ** رای این دیدند آن فرعونیان
  • O gün İsrailoğullarını erkenden meydana, padişahın huzuruna götüreceklerdi.
  • که برون آرند آن روز از پگاه ** سوی میدان بزم و تخت پادشاه
  • “Ey İsrail oğulları, haydin… Sizi padişah filân yerde huzuruna çağırıyor.
  • الصلا ای جمله اسرائیلیان ** شاه می‌خواند شما را زان مکان
  • Sizi örtüsüz, nikapsız yüzünü gösterecek, sevaba ermek üzere size ihsanlarda bulunacak” diye tellâllar bağıracaklardı.
  • تا شما را رو نماید بی نقاب ** بر شما احسان کند بهر ثواب
  • Çünkü o esirler, Firavuna hiç yaklaşmazlardı, onu görmelerine izin yoktu.
  • کان اسیران را بجز دوری نبود ** دیدن فرعون دستوری نبود