English    Türkçe    فارسی   

3
919-928

  • Ellerinizi, göğüslerinize koyup padişahı dertlerden kurtaracağız diye vaatlerde bulundunuz” dedi.
  • دست بر سینه زدیت اندر ضمان ** شاه را ما فارغ آریم از غمان
  • Padişah da bunu duyunca “Hainler, dedi, ben de sizi asayım da görün. 920
  • شاه هم بشنید و گفت ای خاینان ** من بر آویزم شما را بی امان
  • Kendimizi gülünç hallere soktuk, düşmanlara mallar ihsan edip ziyana girdik.
  • خویش را در مضحکه انداختم ** مالها با دشمنان در باختم
  • Bu gece bütün İsrailoğulları, karılarından uzak kaldılar diye,
  • تا که امشب جمله اسرائیلیان ** دور ماندند از ملاقات زنان
  • Mal da gitti, şeref de. İşe gelince hiçbir şey olmadı. Bu mudur iyi adamların muaveneti, bu mudur iyi kişinin yapacakları iş?
  • مال رفت و آب رو و کار خام ** این بود یاری و افعال کرام
  • Yıllardır paralar, libaslar alıyor, ülkelerin servetini rahatça yiyip duruyorsunuz.
  • سالها ادرار و خلعت می‌برید ** مملکتها را مسلم می‌خورید
  • Bu mu sizin tedbiriniz, bu mu nücum bilginiz? Siz besbedava lokma yiyen hilekâr ve şom kişilersiniz. 925
  • رایتان این بود و فرهنگ و نجوم ** طبل‌خوارانید و مکارید و شوم
  • Sizi öldürür, parçalatır, ateşlere atar, burunlarınızı, kulaklarınızı, dudaklarınızı kestirir…
  • من شما را بر درم و آتش زنم ** بینی و گوش و لبانتان بر کنم
  • Sizi ateşe odun yapar, yiyip içtiklerinizi fitil fitil burnunuzdan getiririm.”
  • من شما را هیزم آتش کنم ** عیش رفته بر شما ناخوش کنم
  • Müneccimler, secde edip “Padişahım, Şeytan bu sefer bize galebe etti.
  • سجده کردند و بگفتند ای خدیو ** گر یکی کرت ز ما چربید دیو