English    Türkçe    فارسی   

3
989-998

  • Halkın savaşları hep güzellik içindir, hep iyilik içindir. Fakat yoksulluk azığı yok mu, asıl saadet nişanesi odur.
  • جنگهای خلق بهر خوبیست ** برگ بی برگی نشان طوبیست
  • Halkın kızışları sulh içindir ama rahata ulaşma tuzağı, daima rahatsızlıktır, zahmetle rahata ulaşılır. 990
  • خشمهای خلق بهر آشتیست ** دام راحت دایما بی‌راحتیست
  • Her sille, okşamak içindir... Her şikâyet, insana şükretmeyi andırır.
  • هر زدن بهر نوازش را بود ** هر گله از شکر آگه می‌کند
  • Ey kerem sahibi, cüzden kül kokusunu al… Ey hakîm, zıttan zıddı istidlâl et!
  • بوی بر از جزو تا کل ای کریم ** بوی بر از ضد تا ضد ای حکیم
  • Doğrusu savaşlar, barışa sebep olur. Yılancı da kim için yılan aradı.
  • جنگها می آشتی آرد درست ** مار گیر از بهر یاری مار جست
  • İnsan, geçim için, rahatlık için yılan arar, gamdan kurtulmak için gam yiyip durur.
  • بهر یاری مار جوید آدمی ** غم خورد بهر حریف بی‌غمی
  • O da o karda, kışta dağları dönüp dolaşmakta, iri bir yılan arayıp durmaktaydı. 995
  • او همی‌جستی یکی ماری شگرف ** گرد کوهستان و در ایام برف
  • Derken bir dağda iri bir ölmüş yılan gördü. Şekli bile gönlünü dehşetle dolduruyordu.
  • اژدهایی مرده دید آنجا عظیم ** که دلش از شکل او شد پر ز بیم
  • Yılancı, o şiddetli kış mevsiminde yılan ararken o koskoca ölü ejderhayı gördü.
  • مارگیر اندر زمستان شدید ** مار می‌جست اژدهایی مرده دید
  • Yılancı, halkı hayretlere düşürmek için yılan tutar. İşte sana halkın bilgisizliği!
  • مارگیر از بهر حیرانی خلق ** مار گیرد اینت نادانی خلق