English    Türkçe    فارسی   

4
1021-1030

  • Kim kendisiyle savaşa girişirse nihayet hakikati, bulur, rengin, kokunun ( görünüşün ) düşmanı olur.
  • هر که با خود بهر حق باشد به جنگ ** تا شود معنیش خصم بو و رنگ
  • Karanlığı nuruyla muharebeye girişenin can güneşine zeval yoktur.
  • ظلمتش با نور او شد در قتال ** آفتاب جانش را نبود زوال
  • Bizim için sınamalara giren, bizim için çalışan kişinin ayağına gök bile sırt verir!
  • هر که کوشد بهر ما در امتحان ** پشت زیر پایش آرد آسمان
  • Zahirin karanlıklardan feryat etmede ama içyüzün gül bahçesi içinde için de gül bahçesi!
  • ظاهرت از تیرگی افغان کنان ** باطن تو گلستان در گلستان
  • O, ekşi suratlı sofiler gibi nur söndüren kişilerle karışıp uzlaşmamak niyetinde. 1025
  • قاصد او چون صوفیان روترش ** تا نیامیزند با هر نورکش
  • Ekşi suratlı arifler, kirpiye benzerler... Sert dikenlerin dibinde gizlice zevki safâdadır onlar.
  • عارفان روترش چون خارپشت ** عیش پنهان کرده در خار درشت
  • Bahçe gizlidir de bahçenin çevresindeki diken meydanda... Yani ey düşman hırsız, bu kapıdan uzaklaş derler!
  • باغ پنهان گرد باغ آن خار فاش ** کای عدوی دزد زین در دور باش
  • Ey kirpi, kendine dikeni bekçi yapmışsın... Başını, sofiler gibi içine çekmişsin.
  • خارپشتا خار حارس کرده‌ای ** سر چو صوفی در گریبان برده‌ای
  • İstiyorsun ki şu gül yüzlü, fakat diken huylu kişilerden hiç kimse, senin azıcık bir zevkine bile ilişmesin!
  • تا کسی دوچار دانگ عیش تو ** کم شود زین گلرخان خارخو
  • Senin çocuğun, çocuk huylu ama iki âlem de onun yavrucağı... Onun için yaratılmış! 1030
  • طفل تو گرچه که کودک‌خو بدست ** هر دو عالم خود طفیل او بدست