English    Türkçe    فارسی   

4
1212-1221

  • Dedi ki: Padişahım, masraflarımız var... Bir şaire bu kadar ihsanda bulunmak lâyık değil!
  • گفت ای شه خرجها داریم ما ** شاعری را نبود این بخشش جزا
  • Ben, o şairi bu ihsanın onda on da birinin dörtte biriyle hoşnut ve razı ederim.
  • من به ربع عشر این ای مغتنم ** مرد شاعر را خوش و راضی کنم
  • Oradakiler, önce o, padişahtan tam on bin altın almıştı.
  • خلق گفتندش که او از پیش‌دست ** ده هزاران زین دلاور برده است
  • Şeker yedikten sonra şeker kamışını nasıl çiğner... Padişahtan sonra nasıl olur da dilencilik eder? dediler. 1215
  • بعد شکر کلک خایی چون کند ** بعد سلطانی گدایی چون کند
  • Vezir dedi ki: Ben onu öyle bir sıkarım ki nihayet beklemeden usanır, bizar olur...
  • گفت بفشارم ورا اندر فشار ** تا شود زار و نزار از انتظار
  • Yoldan toprak alıp versem yeşillikten gül yaprağı veriyorum gibi kapar.
  • آنگه ار خاکش دهم از راه من ** در رباید هم‌چو گلبرگ از چمن
  • Bunu bana bırakın... Bu işte üstadım ben; işe girişen ateş bile olsa ben yatıştırmasını bilirim!
  • این به من بگذار که استادم درین ** گر تقاضاگر بود هر آتشین
  • Süreyya yıldızından saraya dek uçsa yine beni görünce yumuşar!
  • از ثریا گر بپرد تا ثری ** نرم گردد چون ببیند او مرا
  • Padişah, peki dedi... Ne yaparsan yap, hüküm senin. Yalnız onu sevindir, çünkü bizim iyiliğimizi söyler. 1220
  • گفت سلطانش برو فرمان تراست ** لیک شادش کن که نیکوگوی ماست
  • Vezir, onu da, onun gibi daha iki yüz tane ümitlenip duran kişiyi de bana bırak sen, dedi.
  • گفت او را و دو صد اومیدلیس ** تو به من بگذار این بر من نویس