English    Türkçe    فارسی   

4
1390-1399

  • O, ne bahaneler buldu, ne hileye kalkıştı, ne de düzen bayrağını yüceltti. 1390
  • نه بهانه کرد و نه تزویر ساخت ** نه لوای مکر و حیلت بر فراخت
  • Fakat İblis, bahse girişte, benzin kırmızı, beni sen sararttın...
  • باز آن ابلیس بحث آغاز کرد ** که بدم من سرخ رو کردیم زرد
  • Renk, senin verdiğin renktedir... Beni boyayan sensin; suçumun da aslı sensin, uğradığım afetin, dağlandığım dağın da, dedi!
  • رنگ رنگ تست صباغم توی ** اصل جرم و آفت و داغم توی
  • Kendine gel de “Rabbi bima agveyteni”yi oku... Oku da cebri olma, ters bir kumaş dokumaya kalkışma!
  • هین بخوان رب بما اغویتنی ** تا نگردی جبری و کژ کم تنی
  • Cebir ağacına ne vakte dek sıçrayıp çıkacak, ihtiyarını bir yana bırakacaksın?
  • بر درخت جبر تا کی بر جهی ** اختیار خویش را یک‌سو نهی
  • İblis ve soyu sopu gibi Allah ile savaşta, mübahasedesin... 1395
  • هم‌چو آن ابلیس و ذریات او ** با خدا در جنگ و اندر گفت و گو
  • Eteklerini çemrer de isyana öyle koşar, gidersin... Bu kadar hoşlukla, bunca istekle cebir olur muymuş hiç?
  • چون بود اکراه با چندان خوشی ** که تو در عصیان همی دامن کشی
  • O kadar istekle kim, kötülüğe gider... Böyle oynaya oynaya kim sapıklığa koşar?
  • آن‌چنان خوش کس رود در مکرهی ** کس چنان رقصان دود در گم‌رهی
  • Sana başkaları öğüt verdikçe o işin iyiliğini söyler, belki yirmi erle bu hususta savaşa girişir, yirmi ere karşı ayak direrdin!
  • بیست مرده جنگ می‌کردی در آن ** کت همی‌دادند پند آن دیگران
  • Doğrusu budur... Yol ancak budur... Ve bundan ibarettir; adam olmayandan başka kim beni kınar ki, sersin!
  • که صواب اینست و راه اینست و بس ** کی زند طعنه مرا جز هیچ‌کس