English    Türkçe    فارسی   

4
1520-1529

  • Allah yolunun, Allah durağının bilgisini ancak gönül sahibi yahut da gönül sahibinin gönlü bilir! 1520
  • علم راه حق و علم منزلش ** صاحب دل داند آن را با دلش
  • İşte Allah bu terkiple lâtif bir hayvan olan insanı yarattı, onu bilgilere eş etti.
  • پس درین ترکیب حیوان لطیف ** آفرید و کرد با دانش الیف
  • O bölüğe “hayvanlar gibi” dedi... Çünkü uyanıklığın uykuyla ne münasebeti var?
  • نام کالانعام کرد آن قوم را ** زانک نسبت کو بیقظه نوم را
  • Hayvani ruhta ancak uyku bulunur... Bu çeşit insanlarda aksine duygular vardır.
  • روح حیوانی ندارد غیر نوم ** حسهای منعکس دارند قوم
  • Fakat uyanıklık gelmedi de hayvani uyku kalmadı mı duygusunun aksi ve aykırı olduğunu levhten okur anlar!
  • یقظه آمد نوم حیوانی نماند ** انعکاس حس خود از لوح خواند
  • Uykuya dalan kişinin uyandığı zaman, rüyada gördüklerinin aksini görmesi gibi! 1525
  • هم‌چو حس آنک خواب او را ربود ** چون شد او بیدار عکسیت نمود
  • Hülâsa o aşağılık kişi, aşağılık âlemdendir... Onu bırak, “Ben batanları sevmem, de!”
  • لاجرم اسفل بود از سافلین ** ترک او کن لا احب الافلین
  • Kalplerinde hastalık olanlara gelince: Kur’an, onların gönüllerindeki pisliği arttırır ve "Allah, Kur’an’daki misallerle çoğunu azdırır, çoğunu da doğru yola götürür" ayetlerinin tefsiri
  • در تفسیر این آیت کی و اما الذین فی قلوبهم مرض فزادتهم رجسا و قوله یضل به کثیرا و یهدی به کثیرا
  • Çünkü hayvani ruha sahip olan kişinin, huylarını değiştirmeye, nefsiyle savaşa girişmeye, aşağılıktan kurtulmaya istidadı vardı ama o istidadı fevt etti!
  • زانک استعداد تبدیل و نبرد ** بودش از پستی و آن را فوت کرد
  • Hâlbuki hayvanda istidat yoktur... Hayvanlıktaki özrü apaçıktır!
  • باز حیوان را چو استعداد نیست ** عذر او اندر بهیمی روشنیست
  • İnsandan yol gösteren bu istidat gitti mi ne yerse yesin eşek beynidir!
  • زو چو استعداد شد کان رهبرست ** هر غذایی کو خورد مغز خرست