English    Türkçe    فارسی   

4
1528-1537

  • Hâlbuki hayvanda istidat yoktur... Hayvanlıktaki özrü apaçıktır!
  • باز حیوان را چو استعداد نیست ** عذر او اندر بهیمی روشنیست
  • İnsandan yol gösteren bu istidat gitti mi ne yerse yesin eşek beynidir!
  • زو چو استعداد شد کان رهبرست ** هر غذایی کو خورد مغز خرست
  • Aklı arttıran bir ilâç olan belâdür yese afyon kesilir... Kalp illeti ve akılsızlığı artar! 1530
  • گر بلادر خورد او افیون شود ** سکته و بی‌عقلیش افزون شود
  • İnsanların bir bölüğüyse savaştadır. Yarı hayvan, doğru yolu bulma bakımından yarı insandır!
  • ماند یک قسم دگر اندر جهاد ** نیم حیوان نیم حی با رشاد
  • Gece gündüz savaşta, çekiştedir bunlar... Sonu yani insanlığı, önüyle yani hayvanlığıyla savaşır durur.
  • روز و شب در جنگ و اندر کش‌مکش ** کرده چالیش آخرش با اولش
  • Aklın nefisle savaşı Mecnun’un devesiyle savaşına benzer. Mecnun’un sevdası Leylâ’dır, devenin sevdası yavrusuna. Nitekim Mecnun da “Devemin sevdası ardındakinedir, benim sevdam önümdekine. İkimiz de sevdalıyız ama sevdalarımız aykırı!" demiştir.
  • چالیش عقل با نفس هم چون تنازع مجنون با ناقه میل مجنون سوی حره میل ناقه واپس سوی کره چنانک گفت مجنون هوا ناقتی خلفی و قدامی الهوی و انی و ایاها لمختلفان
  • Bu, Mecnun’la devesine benzer... O, ileriye gitmeye savaşır, bu geriye gitmeye!
  • هم‌چو مجنون‌اند و چون ناقه‌ش یقین ** می‌کشد آن پیش و این واپس به کین
  • Mecnun’un sevdası, önde bulunan Leylâ’ya kavuşmak, devenin sevdası ardına dönüp yavrusuna ulaşmak!
  • میل مجنون پیش آن لیلی روان ** میل ناقه پس پی کره دوان
  • Mecnun, bir an bile kendisinden geçti mi deve, hemencecik geri döner, geriye giderdi. 1535
  • یک دم ار مجنون ز خود غافل بدی ** ناقه گردیدی و واپس آمدی
  • Mecnun, tamamı ile aşkla, sevda ile dolu olduğundan kendisinden geçmemesine imkân yoktu.
  • عشق و سودا چونک پر بودش بدن ** می‌نبودش چاره از بی‌خود شدن
  • Kendisini gözetleyen akıldı... Fakat aklını, Leylâ’nın sevdası kapmıştı!
  • آنک او باشد مراقب عقل بود ** عقل را سودای لیلی در ربود