English    Türkçe    فارسی   

4
1724-1733

  • Bunu feri’den sanma, asıldandır bu... Yaya pek kabahat bulma, oku atan koldur.
  • این مگیر از فرع این از اصل گیر ** بر کمان کم زن که از بازوست تیر
  • “Attığın vakit sen atmadın” ayeti bir iptilâdır... Fakat Peygambere de pek günah bulma; bu iş Allah’tandır! 1725
  • ما رمیت اذ رمیت ابتلاست ** بر نبی کم نه گنه کان از خداست
  • “A gözü kamaşmış adam, su baştan bulanıktır... Gözünü bir iyice aç da işin önüne bak!” dedi.
  • آب از سر تیره است ای خیره‌خشم ** پیشتر بنگر یکی بگشای چشم
  • Köle kızgınlıkla, dertle bir bucağa çekildi, padişaha kızgınlığını bildirir bir mektup yazdı.
  • شد ز خشم و غم درون بقعه‌ای ** سوی شه بنوشت خشمین رقعه‌ای
  • Mektupta padişahı övdü... Onun cömertlik incilerini deldi!
  • اندر آن رقعه ثنای شاه گفت ** گوهر جود و سخای شاه سفت
  • “Ey avucu, hacetler isteyeni hacetini vermede denizden de cömert olan, buluttan da cömert olan!
  • کای ز بحر و ابر افزون کف تو ** در قضای حاجت حاجات‌جو
  • Çünkü bulut verir ama ağlaya ağlaya verir... Hâlbuki senin elin, gülerek biteviye sofralar yayar” dedi. 1730
  • زانک ابر آنچ دهد گریان دهد ** کف تو خندان پیاپی خوان نهد
  • Mektubun zahiri medihti ama o medihlerden kızgınlığının kokusu duyuluyordu.
  • ظاهر رقعه اگر چه مدح بود ** بوی خشم از مدح اثرها می‌نمود
  • Senin işin de tıpkı onun işi gibi nursuz ve çirkin... Çünkü sen, yaradılış nurundan uzaksın, uzak!
  • زان همه کار تو بی‌نورست و زشت ** که تو دوری دور از نور سرشت
  • Bayağı kişilerin işi kesatlıdır... Taze meyve gibi o, çabucak bozulur, çürür!
  • رونق کار خسان کاسد شود ** هم‌چو میوه‌ی تازه زو فاسد شود