English    Türkçe    فارسی   

4
1767-1776

  • Bu eğreti âlemden kurtulmuş, gül bahçelerinde, akarsu kenarlarında yurt tutmuştur.
  • وا رهیده از جهان عاریه ** ساکن گلزار و عین جاریه
  • Oturduğu yer, yurt, vasıl olduğu makam ve rütbe, yüce himmetinin sır sedirinin üstüdür!
  • بر سریر سر عالی‌همتش ** مجلس و جا و مقام و رتبتش
  • Orası öyle bir doğruluk makamıdır ki doğruların hepsi de orada lâtif, neşeli ve sevinçli yüzlerinden belli olarak yurt tutmuşlardır!
  • مقعد صدقی که صدیقان درو ** جمله سر سبزند و شاد و تازه‌رو
  • Onların hamd etmeleri, gül bahçesinin bahara hamd etmesi gibidir... Yüzlerce nişanesi, yüzlerce alâmeti ve eseri vardır! 1770
  • حمدشان چون حمد گلشن از بهار ** صد نشانی دارد و صد گیر و دار
  • Baharın geldiğine kaynak, fidan, çimen... O gül bahçesi, o elvan çiçekler şahittir.
  • بر بهارش چشمه و نخل و گیاه ** وآن گلستان و نگارستان گواه
  • Güzelin her tarafta binlerce şahidi vardır... Sedefteki incinin oluşuna şahadet edenler gibi.
  • شاهد شاهد هزاران هر طرف ** در گواهی هم‌چو گوهر بر صدف
  • Hâlbuki senin nefesinden kötü sırrın kokusu gelmede... Ey lâfazan, derdin başından, yüzünden parlayıp görünmede!
  • بوی سر بد بیاید از دمت ** وز سر و رو تابد ای لافی غمت
  • Âlem meydanında kokudan anlayan maharet sahipleri var... öyle ataklık edip pek hayhuy etmeye kalkışma!
  • بوشناسانند حاذق در مصاف ** تو به جلدی های هو کم کن گزاف
  • Misten bahsetme... Ağzından soğan kokusu gelmede, sırrını açığa vurmada! 1775
  • تو ملاف از مشک کان بوی پیاز ** از دم تو می‌کند مکشوف راز
  • Sen daima gülbeşeker yedim diyorsun ama nefesinden gelip duran sarımsak kokusu, yavelenme be demekte!
  • گل‌شکر خوردم همی‌گویی و بوی ** می‌زند از سیر که یافه مگوی