English    Türkçe    فارسی   

4
2281-2290

  • Ateş üstünde tava içinde ahmaklıkla eş oldu.
  • بر سر آتش به پشت تابه‌ای ** با حماقت گشت او همخوابه‌ایی
  • Ateşin hararetiyle kızıp kaynadıkça akıl ona “sana hiç korkutucu bir zat gelmedi mi?” diyordu.
  • او همی جوشید از تف سعیر ** عقل می‌گفتش الم یاتک نذیر
  • O da, o işkencenin, o belânın içinde kâfirlerin canları gibi “Evet, geldi” demekteydi.
  • او همی‌گفت از شکنجه وز بلا ** هم‌چو جان کافران قالوا بلی
  • Sonra da eğer bu sefer, şu boynumu kıran mihnetten kurtulursam,
  • باز می‌گفت او که گر این بار من ** وا رهم زین محنت گردن‌شکن
  • 2285.Denizden başka yerde yurt tutmam... Bir gölcükte oturmam artık. 2285
  • من نسازم جز به دریایی وطن ** آبگیری را نسازم من سکن
  • Uçsuz bucaksız bir su ararım da emin olayım... Ebediyen emniyet ve sıhhat içinde ömür süreyim diyordu!
  • آب بی‌حد جویم و آمن شوم ** تا ابد در امن و صحت می‌روم
  • Ahmağın, bir belâya uğrayınca nadim olup ahdetmesinde bir vefa yoktur. ”Onlar tekrar dünyaya döndürülseler yapmayın diye nehyolundukları şeyleri yapmaya başlarlardı yine. Onlar yalancılardır.” suphukâzibin vefası olamaz!
  • بیان آنک عهد کردن احمق وقت گرفتاری و ندم هیچ وفایی ندارد کی لو ردوالعادوا لما نهوا عنه و انهم لکاذبون صبح کاذب وفا ندارد
  • Akıl, ona diyordu k: Ahmaklık, seninle değil mi? Ahmaklıkla ahde vefa edilmez.
  • عقل می‌گفتش حماقت با توست ** با حماقت عقل را آید شکست
  • Ahitlerde vefa etmek, akılla olur... Sense aklın yok a eşek değerli!
  • عقل را باشد وفای عهدها ** تو نداری عقل رو ای خربها
  • Akıl, ahdini hatırlar... Akıl, unutkanlık perdesini yırtar.
  • عقل را یاد آید از پیمان خود ** پرده‌ی نسیان بدراند خرد
  • Aklın olmadı mı unutkanlık, sana hâkim olur... Sana düşmanlık eder, tedbirini bozar. 2290
  • چونک عقلت نیست نسیان میر تست ** دشمن و باطل کن تدبیر تست