English    Türkçe    فارسی   

4
2392-2401

  • Sana der ki: Mis yahut gülsuyu olursa koklarım... Benim işim budur, bilgim bu kadardır.
  • گر بود مشک و گلابی بو برم ** فن من اینست و علم و مخبرم
  • Ben o baldırı gümüşe benzeyen güzeli nasıl görürüm? Aklını başını devşir de yapamayacağım şeyi teklif etme bana!
  • کی ببینم من رخ آن سیم‌ساق ** هین مکن تکلیف ما لیس یطاق
  • İğri duyguda iğriden başka bir şey göremez... Onun önüne ister eğri getir, ister doğru.
  • باز حس کژ نبیند غیر کژ ** خواه کژ غژ پیش او یا راست غژ
  • Hocam şaşı göz bil ki tek göremez. 2395
  • چشم احول از یکی دیدن یقین ** دانک معزولست ای خواجه معین
  • Sen de Firavunsun... Tepeden tırnağa kadar hile ve riyadan ibaretsin... Onun beni kendinden farklı görmemektesin.
  • تو که فرعونی همه مکری و زرق ** مر مرا از خود نمی‌دانی تو فرق
  • A iğri görüşlü, sen bana kendi gözünle bakma, benim gözümle bak da biri, iki görme!
  • منگر از خود در من ای کژباز تو ** تا یکی تو را نبینی تو دوتو
  • Bana, bir an olsun benim gözümle bak da varlıktan öte bir meydan gör.
  • بنگر اندر من ز من یک ساعتی ** تا ورای کون بینی ساحتی
  • Darlıktan da kurtul, addan, şöhretten de... Aşk içinden aşk gör vesselam.
  • وا رهی از تنگی و از ننگ و نام ** عشق اندر عشق بینی والسلام
  • Bil ki beden çerçevesinden kurtuldun mu kulağın da göz olur, burnun da. 2400
  • پس بدانی چونک رستی از بدن ** گوش و بینی چشم می‌داند شدن
  • O tatlı dilli padişah doğru söylemiştir: Ariflerin her kılı göz kesilir.
  • راست گفتست آن شه شیرین‌زبان ** چشم گرد مو به موی عارفان