English    Türkçe    فارسی   

4
2463-2472

  • Bu bela sana aptallığından gelir... Nükteleri remizleri anlamazsın!
  • این بلا از کودنی آید ترا ** که نکردی فهم نکته و رمزها
  • Gönül kötülük yüzünden karardı da kapkara oldu mu artık anla... Burada sersemleşmenin lüzumu yok!
  • از بدی چون دل سیاه و تیره شد ** فهم کن اینجا نشاید خیره شد
  • Yoksa o karalık sana bir ok olur... Sersemliğinin cezası sana erişir! 2465
  • ورنه خود تیری شود آن تیرگی ** در رسد در تو جزای خیرگی
  • Ok gelmezse lütuf ve kerem yüzünden gelmez; o kötülük görülmediğinden değil.
  • ور نیاید تیر از بخشایش است ** نه پی نادیدن آلایش است
  • Kendine gel de eğer sana gönül gerekse dikkat et... Çünkü her işin ardından senin için bir şey meydana gelir!
  • هین مراقب باش گر دل بایدت ** کز پی هر فعل چیزی زایدت
  • Himmetin bundan fazla olursa dikkatle işin, daha yücelir!
  • ور ازین افزون ترا همت بود ** از مراقب کار بالاتر رود
  • İnsanın topraktan yaratılan bedenî, cevheri iyi bir demire benzer, ayna olmaya kabiliyeti vardır, onda dünyada da cennet, cehennem, kıyamet vesaire görünür, hem de apaçık ve doğru olarak, hayal yoluyla değil!
  • بیان آنک تن خاکی آدمی هم‌چون آهن نیکو جوهر قابل آینه شدن است تا درو هم در دنیا بهشت و دوزخ و قیامت و غیر آن معاینه بنماید نه بر طریق خیال
  • Sen de görünüşte kapkara bir demire benzersin ama kendini cilala, cilala!
  • پس چو آهن گرچه تیره‌هیکلی ** صیقلی کن صیقلی کن صیقلی
  • Bu suretle de gönlün, suretlerle dolu bir ayna kesilsin; ona her cihetten gümüş bedenli bir güzel aksetsin! 2470
  • تا دلت آیینه گردد پر صور ** اندرو هر سو ملیحی سیمبر
  • Demir gerçi karadır, nursuzdur... Fakat cilalamak, ondaki karalığı giderir.
  • آهن ار چه تیره و بی‌نور بود ** صیقلی آن تیرگی از وی زدود
  • Demir cilalanır, yüzünü güzelleştirir. Bu suretle suretler onda görünebilir.
  • صیقلی دید آهن و خوش کرد رو ** تا که صورتها توان دید اندرو