English    Türkçe    فارسی   

4
2666-2675

  • Kadın öyle yaptı, çocuğu, o çocuğu görünce ona yüz tuttu;
  • زن چنان کرد و چو دید آن طفل او ** جنس خود خوش خوش بدو ورد آورد
  • Oluktan dama geldi. Her cins, kendi cinsinden olanları çeker, bunu böyle bil!
  • سوی بام آمد ز متن ناودان ** جاذب هر جنس را هم جنس دان
  • Çocuk, sürtüne sürtüne öbür çocuğun bulunduğu tarafa geldi ve aşağıya düşme tehlikesinden kurtuldu.
  • غژغژان آمد به سوی طفل طفل ** وا رهید او از فتادن سوی سفل
  • Peygamberler de, kullan oluktan kurtarmak için insan olarak gönderilmişlerdir.
  • زان بود جنس بشر پیغامبران ** تا بجنسیت رهند از ناودان
  • Peygamber, ben de sizin gibi insanım... Kendi cinsinize gelin kaybolmayın buyurdu. 2670
  • پس بشر فرمود خود را مثلکم ** تا به جنس آیید و کم گردید گم
  • Çünkü cinsiyetin acayip bir çekiciliği vardır, nerde birisini ve bir şeyi ariyan varsa onu aratan, o yana çeken cinsiyettir.
  • زانک جنسیت عجایب جاذبیست ** جاذبش جنسست هر جا طالبیست
  • Isa ve İdris, meleklerle aynı cinstendiler; onun için gökyüzüne çıktılar.
  • عیسی و ادریس بر گردون شدند ** با ملایک چونک هم‌جنس آمدند
  • Harut'la Marut'sa ten cinsindendiler; yücelerden aşağıya indiler.
  • باز آن هاروت و ماروت از بلند ** جنس تن بودند زان زیر آمدند
  • Kâfirler, şeytanlarla aynı cinsindendir. Canları, şeytanların şakirdi olmuştur.
  • کافران هم جنس شیطان آمده ** جانشان شاگرد شیطانان شده
  • Şeytanlardan yüzbinlerce kötü huylar öğrenmişler, akıl ve gönül gözünü kapamışlardır. 2675
  • صد هزاران خوی بد آموخته ** دیده‌های عقل و دل بر دوخته