English    Türkçe    فارسی   

4
267-276

  • Derhal akrabalarına haber verdiler, falan adam feşman yerde perişan bir halde düşüp kaldı dediler.
  • پس خبر بردند خویشان را شتاب ** که فلان افتاده است آن‌جا خراب
  • Neden bayıldı, ne oldu da leğeni damdan düştü? Kimse bilmiyordu!
  • کس نمی داند که چون مصروع گشت ** یا چه شد کو را فتاد از بام طشت
  • O tabağın iriyarı, güçlü kuvvetli, bilgili anlayışlı bir erkek kardeşi vardı, hemencecik koşa koşa geldi.
  • یک برادر داشت آن دباغ زفت ** گربز و دانا بیامد زود تفت
  • Yenine biraz köpek pisliği almıştı, halkı yardı, feryat ederek kardeşinin başucuna geldi. 270
  • اندکی سرگین سگ در آستین ** خلق را بشکافت و آمد با حنین
  • Ben neden hastalandı biliyorum, dedi... Hastalık teşhis edildi, sebebi bilindi mi tedavisi kolaydır.
  • گفت من رنجش همی دانم ز چیست ** چون سبب دانی دوا کردن جلیست
  • Sebebi bilinmezse tedavisi güçleşir... Hangi ilaç iyi gelecek? Yüz türlü ihtimal vardır.
  • چون سبب معلوم نبود مشکلست ** داروی رنج و در آن صد محملست
  • Fakat sebebi bilindi mi iş kolaylaşır. Sebeplerini bilmek, bilgisizliği giderir.
  • چون بدانستی سبب را سهل شد ** دانش اسباب دفع جهل شد
  • Adam kendi kendine, onun iliğine damarına kat kat köpek pisliği sinmiştir.
  • گفت با خود هستش اندر مغز و رگ ** توی بر تو بوی آن سرگین سگ
  • Rızkını elde etmek için her gün, akşamlara kadar pisliğe gömülmüştür, tabaklığa gark olunmuştur demişti. 275
  • تا میان اندر حدث او تا به شب ** غرق دباغیست او روزی‌طلب
  • Büyük Calinus da böyle demiştir: Hastaya, neye alışkınsa onu ver!
  • پس چنین گفتست جالینوس مه ** آنچ عادت داشت بیمار آنش ده