English    Türkçe    فارسی   

4
2841-2850

  • Ben de kalabalığın arasına karıştım, onların sözlerini, hallerini anlamak için durdum, bekledim.
  • من به سوی جمع هنگامه شدم ** اطلاع از حال ایشان بستدم
  • Bir bölüğü âlem fânidir... şüphe yok ki bu yapının bir yapıcısı var diyordu.
  • آن یکی می‌گفت گردون فانیست ** بی‌گمانی این بنا را بانیست
  • Öbür bölüğün bu âlem kadimdir, evveli yoktur, yaratıcısı yapıcısı da yoktur... varsa bile kendisidir diyordu.
  • وان دگر گفت این قدیم و بی کیست ** نیستش بانی و یا بانی ویست
  • Tanrıya inanan, yaratıcıyı inkar ettin... geceyle gündüzü getirip götüren ve rızk veren Tanrıya münkir oldun, dedi.
  • گفت منکر گشته‌ای خلاق را ** روز و شب آرنده و رزاق را
  • Filozof ben dedi... delilsiz sözü dinlemem, taklide ancak ahmak olan kapılır! 2845
  • گفت بی برهان نخواهم من شنید ** آنچ گولی آن به تقلیدی گزید
  • Hadi delilini göster... yoksa bu âlemde delilsiz söz dinlemem ben!
  • هین بیاور حجت و برهان که من ** نشنوم بی حجت این را در زمن
  • Mümin dedi ki: Delil, canımdadır... canımın içinde gizli delilim var!
  • گفت حجت در درون جانمست ** در درون جان نهان برهانمست
  • Senin gözün zayıftır, hilâli göremezsin; fakat ben görüyorum, bana kızma.
  • تو نمی‌بینی هلال از ضعف چشم ** من همی بینم مکن بر من تو خشم
  • Dedikodu uzadıkça uzadı... dinleyenlerde bu bezenmiş âlemin başına, sonuna hayran olup kaldılar.
  • گفت و گو بسیار گشت و خلق گیج ** در سر و پایان این چرخ پسیج
  • Mümin,dostum dedi... gönlümde bir delil var... bence, bu, âlemin sonradan yaratıldığına bir alâmet! 2850
  • گفت یارا در درونم حجتیست ** بر حدوث آسمانم آیتیست